Giriş yap
Arama
En son konular
En iyi yollayıcılar
C* Bilaltun cCc | ||||
Admin | ||||
tugbaa | ||||
emrelmas | ||||
cengiz_mtf | ||||
texius | ||||
emine | ||||
keskin55 | ||||
Haydar | ||||
UmutTaskaya |
Istatistikler
Toplam 44 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: tersakan61
Kullanıcılarımız toplam 255 mesaj attılar bunda 132 konu
Kimler hatta?
Toplam 13 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 13 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 22 kişi C.tesi Kas. 02, 2024 7:25 pm tarihinde online oldu.
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
OLMASI GEREKEN EGİTİM SİSTEMİ
3 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
OLMASI GEREKEN EGİTİM SİSTEMİ
Olması gereken eğitim sistemi.
--------------------------------------------------------------------------------
Şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti Devlet’inin eğitim sisteminde büyük yanlışlar bulunmaktadır. Bunların kimi düzeltilebileceği gibi kimileri ise kalıplaşmış ve artık katı bir hal almıştır. Burada sorulması gereken soru şudur: eğitimsistemi onarılmalı mı, yoksa kökten mi değiştirilmeli? Yeni bir fidan mı, çürük bir kavak mı?Eğitim sistemimizdeki yanlışların düzeltilebilmesi için organize bir çalışma gerektiği gibi öğreticilerinde yeniden bilinçlendirilmesi en önemli şartlardandır. Ama biz düzeltilmesi değil de yeni bir eğitim sisteminden bahsedip onun üzerinde duracağız. Ve bu sistemi sınıflara bölüp sınıflardaki ağırlıklı olan derslerden bahsedip neler yapılması gerektiği hususunda konuyu irdeleyeceğiz.Yeni Türk eğitim sürecinin
Ana okul veya kreşlerde öğrenciler kesinlikle ders, sayı, kelime, din gibi konularla tanışmamalı. Ana okulu sadece oyun yuvası, çocuklarıyla ilgilenemeyen anne-babanın kaçış! yolu olmalı. Çocuk burada resim yapma, toplum kuralları, yemek-içmek kuralları-adabı, azda olsa Türklük ve iman (bakınız İslam veya din demiyorum), anne babaya saygı gibi konular, alıştırmalar, araştırmalar yaptırılmalı. Bu yaşlardan başlayarak çocuğu düşünmeye doğru yönlendirip, düşünmesi sağlanmalıdır. Ve hiçbir taviz verilmemesi gereken ‘sorun’ ise kreş ve anaokullarının kesinlikle devlet kontrolünde olmasıdır.
1. sınıfa başlayan öğrencilerin Türkçe ağırlıklı olmak üzere eğitimine başlanmalı. Bunun yanında çocuğu düşünmeye ve hayal kurmaya yönelik çalışmalar devam etmeli. Bunu sağlamak için onların toplumu olan sınıfı yönetmeyi, onlara bırakmalı. Onlara küçük sorumluluklar verilmeli. Ödevin diğer anlamı da onlara sorumluluk anlayışı aşılamak olmalı. Öğretici onları sorularla yönlendirmeli. Sorular : sınıfı nasıl daha güzel yaparız? Tebeşir mi yoksa tahta kalemimi kullanalım? Bunlar gibi sorularla öğrenciyi düşünmeye, üretmeye, akıl yürütmeye sevk etmeli. 1. sınıfta matematiğin en temel konuları işlenmeli. Türkçe dersinin istikrarlı devam etmesi gerektiği gibi matematikte aynı istikrarda devam etmesi gerekmektedir. Toplumları olan sınıftaki birliktelikleri incelenmeli ve anti-sosyal olanlara müdahale edilmeli. Yine bu sınıfta üstün zekalı olan öğrenciler için farklı yapılanmalara girilmeli.
2. ve 3. sınıfa gelindiğinde öğrencilere kaldırabilecekleri kadar matematik ve tarih okutulmalı. Ama tarih dersleri, ders anlatımı olarak değil de seminer saati gibi olmalı. Tarihe mal olmuş şahsiyetler, Türk Milleti’nin gurur kaynağı olan şahsiyetlerin hayatları bir öykü gibi anlatılıp, öğrencilerin, ‘millet’ine karşı saygısı oluşturulmalı ve/veya arttırılmalı. Bu dersler 4. ve 5. sınıflarda yorum yaptırma ve onların körpe beyinlerinde oluşan sorulara doygun ve milli cevaplar verilmelidir. 5. sınıfta verilmesi gereken en önemli adı konmamış ders millilik, vatan, devlet gibi olgular ve bunlar için yapılması gerekenler olmalı. 5. sınıfın sonuna kadar yabancı dil konusunun bahsi bile edilmemeli. Haftanın 2 saati kompozisyon dersi olmalı. Ve yorumlarını kağıda dökmeleri sağlanmalı. Aynı zamanda jest ve mimiklerin kullanımı hakkında da haftada 1 saat ders verilmeli. Her hafta belirli bir milli konu seçilip farklı öğrenciler tarafından arkadaşlarının karşısında bu konular anlattırılmalıdır. Yine vurgulamakta yarar var, bu konular kesinlikle milli konular olmalı. Türkçe’ye uygun ve Türkçe’yi özendirici olmalı. 5. sınıf sonunda öğrenci iyi bir Türkçe, matematik ve tarih ile coğrafya derslerinin yanında fen ilminden de yeteri kadar bilgiye sahip olması gerekmektedir. Bunların gerçekleştirebilmesi için mesleğinden bıkmamış, hala bir şeyler kazandırma hissiyle yanıp tutuşan ‘genç beyinler’ tarafından yapılmalıdır.
6. 7. 8. sınıflara gelen öğrenciler kendilerince komplo teorileri üretebilir duruma gelmelidir. 8. sınıfta gündemdeki konular yorumlatılıp analiz ettirilmeli. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne mal olmuş yazarlar, yorumcular, köşe yazarlarının da analiz ettirilip yazılarının yorumlanması istenilmeli. Bu dönem, çocukların üzerindeki ağırlıkları dolayısıyla fazla sıkılmamalı. ( ergenlik) 8. sınıfın sonunda öğrenciler psikolojik sınavlara tabi tutulmalı. Bu psikolojik sınavlar Avrupai devletlerdeki gibi kişisel soruların bulunduğu testler şeklinde olmalı. Çiçekleri sever misin, hangi hayvanı seversin? v.b. sorular sorularak hazırlanmış testlerle öğrencinin kişiliği ve yatkın olduğu bölüm,meslek belirlenmeli.
Lise 1. 2. 3. sınıfta olan öğrenciler orta okulda yapılan testlerle sınıflandırmaya tabi tutulması gerekmektedir. Bu bölümlerde bir değişiklik yapmaya gerek yoktur. Sözel, sayısal, eşit ağırlık iyi bir ayrımdır. Ama orta okulda ve onun devamı olan lisede okuyan öğrenciler ‘ her şeyden bir şey; bir şeyin de her şeyini bilecek’ durumda olacaktır. Yabancı dil eğitimi lise 1. sınıfta verilmeye başlanması gerekmektedir. Fakat verilen yabancı dil eğitimi gereksiz tekrarlardan çok 8 ayda bitirilecek düzeyde olmalıdır. Şimdiki sistemdeki gibi bölümler lise 2. sınıfta değil de orta okul sonunda kesin çizgilerle belirlenecek ve öğrencinin eğitimi, yapılacak olan psikolojik testin sonucuna göre verilecektir.
Dershaneler kesinlikle kapatılması gereken kurumlardır. Bunun yanında dil eğitimi veren özel kurslar veya dershaneler kesinlikle devlet kontrolüne alınacak ve gerekenlerde kapatılacaktır. Bununla beraber özel üniversiteler, özel kolejler ya kapatılmalı yada devletin tayin ettiği öğreticiler tarafından, yine devlet kontrolünde eğitim verdirilmeli. Yabancı dil eğitimi devletin eleğinden geçmiş hocalar tarafından kamulaştırılmış kurumlarca verilmeli. Bazı sektörlerin özelleştirilmesi ( otobüs işletmeciliği, toplu taşıma gibi) devletin üzerindeki yükü azaltabilir. Ve bu devletin rahatlamasına yardımcı olabilir. Fakat devamlı üzerinde durduğumuz gibi, eğitim, kesinlikle devlet kontrolünde olmalıdır. Öğrencilerin hayatları sadece saatlerle değil, öğrencinin hayatının tamamı değerlendirilmelidir. Eğiticiler sadece verdikleri notlarla değil kanaat notu denilen, öğreticinin gözündeki öğrencinin durumu da değerlendirilmelidir. Ve bunlarda dikkate alınmalıdır
İlk, orta, lise ve üniversitede ki sınav sistemleri tam manasıyla, kökten değiştirilmelidir. Sınavlarda klasik, test, ve çoktan seçmeli gibi usullerin hepsini içinde barındırmalıdır. Klasik sorulardaki amaç öğrencinin düşünmesini sağlamak olduğundan kesinlikle ezbere dayalı sorular olmamalıdır. Üniversite sınavının yerini, yine başka bir sınava, ama; farklı bir sınava tabi tutulmalıdır. Oda şudur ki: öğrenci tüm derslerden bilgi sahibi olmalı ve tüm sorulara cevap verebilecek çeşitlilikte olmalı. Bu sorular orta dereceli olmalı. Buradaki önemli olan psikolojik testtir. Liseye geçerken uygulanan test gibi. Fakat burada bölüm ve meslek seçime öğrenciye bırakılmamalı. ( aile etkisinde kalarak başka bir mesleğe yönlendirilmesi, kafasında olan mesleğin aslında etkisinde kaldığı insanlardan dolayı olduğunu anlayamayabilir.). Seçim büyük bir ciddiyetle yapmış olduğunuz şahsın psikolojik testi ile belirlenmiş olup öğrenciye fikir sunulmalı. Bu doğrultuda öğrenci ikna yoluyla kanalize edilmeli. Maksimum 2 milyon öğrencinin üniversiteye yerleştirmesi düşünüldüğünde bu kadar öğrenciye psikolojik yardım, eğitime destek için yeni eğitmenlere duyulan ihtiyaç, yeni bir sorun gibi düşünülebilir. Fakat tayini çıkmamış, öğretici olarak göreve başlamamış yeni beyinler ve enerjisi had safhada olan öğreticileri bu konuda kullanmak mümkündür. Bu eğitim sisteminin tam manasıyla oturabilmesi yaklaşık 18 sene sürmektedir. Şuan bu öğretmen ve adaylarına yapılan yatırımlar verilen emekler, yatırılan maaşlar ne kadar yük gibi gözükse de, örtülü ödenekten hay beye harcanan para kadar olamaz. Bu sistemle 18 sene sonra düşünen, analiz eden, irdeleyen, Türkçe’yi gerektiği gibi kullanan, milliyetçi, devletçi, tarih ve milli şuurdan haberdar ve her şeyden bir şey bilen bir şeyinde her şeyini bilen bir nesil meydana gelecektir. Bunlar yarının mühendisi, bürokratı, doktoru, başbakanı olduğunda ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık hiçbir birliğe ihtiyaç duymayacaktır. Fakat bu sistemi işleve sokmak için yarın bile geçtir. Eğer bizler tamamlayamazsak bizden sonrakiler… Ne mutlu ki Türk’üm… saygılar…
Timur Asyalı
--------------------------------------------------------------------------------
Şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti Devlet’inin eğitim sisteminde büyük yanlışlar bulunmaktadır. Bunların kimi düzeltilebileceği gibi kimileri ise kalıplaşmış ve artık katı bir hal almıştır. Burada sorulması gereken soru şudur: eğitimsistemi onarılmalı mı, yoksa kökten mi değiştirilmeli? Yeni bir fidan mı, çürük bir kavak mı?Eğitim sistemimizdeki yanlışların düzeltilebilmesi için organize bir çalışma gerektiği gibi öğreticilerinde yeniden bilinçlendirilmesi en önemli şartlardandır. Ama biz düzeltilmesi değil de yeni bir eğitim sisteminden bahsedip onun üzerinde duracağız. Ve bu sistemi sınıflara bölüp sınıflardaki ağırlıklı olan derslerden bahsedip neler yapılması gerektiği hususunda konuyu irdeleyeceğiz.Yeni Türk eğitim sürecinin
Ana okul veya kreşlerde öğrenciler kesinlikle ders, sayı, kelime, din gibi konularla tanışmamalı. Ana okulu sadece oyun yuvası, çocuklarıyla ilgilenemeyen anne-babanın kaçış! yolu olmalı. Çocuk burada resim yapma, toplum kuralları, yemek-içmek kuralları-adabı, azda olsa Türklük ve iman (bakınız İslam veya din demiyorum), anne babaya saygı gibi konular, alıştırmalar, araştırmalar yaptırılmalı. Bu yaşlardan başlayarak çocuğu düşünmeye doğru yönlendirip, düşünmesi sağlanmalıdır. Ve hiçbir taviz verilmemesi gereken ‘sorun’ ise kreş ve anaokullarının kesinlikle devlet kontrolünde olmasıdır.
1. sınıfa başlayan öğrencilerin Türkçe ağırlıklı olmak üzere eğitimine başlanmalı. Bunun yanında çocuğu düşünmeye ve hayal kurmaya yönelik çalışmalar devam etmeli. Bunu sağlamak için onların toplumu olan sınıfı yönetmeyi, onlara bırakmalı. Onlara küçük sorumluluklar verilmeli. Ödevin diğer anlamı da onlara sorumluluk anlayışı aşılamak olmalı. Öğretici onları sorularla yönlendirmeli. Sorular : sınıfı nasıl daha güzel yaparız? Tebeşir mi yoksa tahta kalemimi kullanalım? Bunlar gibi sorularla öğrenciyi düşünmeye, üretmeye, akıl yürütmeye sevk etmeli. 1. sınıfta matematiğin en temel konuları işlenmeli. Türkçe dersinin istikrarlı devam etmesi gerektiği gibi matematikte aynı istikrarda devam etmesi gerekmektedir. Toplumları olan sınıftaki birliktelikleri incelenmeli ve anti-sosyal olanlara müdahale edilmeli. Yine bu sınıfta üstün zekalı olan öğrenciler için farklı yapılanmalara girilmeli.
2. ve 3. sınıfa gelindiğinde öğrencilere kaldırabilecekleri kadar matematik ve tarih okutulmalı. Ama tarih dersleri, ders anlatımı olarak değil de seminer saati gibi olmalı. Tarihe mal olmuş şahsiyetler, Türk Milleti’nin gurur kaynağı olan şahsiyetlerin hayatları bir öykü gibi anlatılıp, öğrencilerin, ‘millet’ine karşı saygısı oluşturulmalı ve/veya arttırılmalı. Bu dersler 4. ve 5. sınıflarda yorum yaptırma ve onların körpe beyinlerinde oluşan sorulara doygun ve milli cevaplar verilmelidir. 5. sınıfta verilmesi gereken en önemli adı konmamış ders millilik, vatan, devlet gibi olgular ve bunlar için yapılması gerekenler olmalı. 5. sınıfın sonuna kadar yabancı dil konusunun bahsi bile edilmemeli. Haftanın 2 saati kompozisyon dersi olmalı. Ve yorumlarını kağıda dökmeleri sağlanmalı. Aynı zamanda jest ve mimiklerin kullanımı hakkında da haftada 1 saat ders verilmeli. Her hafta belirli bir milli konu seçilip farklı öğrenciler tarafından arkadaşlarının karşısında bu konular anlattırılmalıdır. Yine vurgulamakta yarar var, bu konular kesinlikle milli konular olmalı. Türkçe’ye uygun ve Türkçe’yi özendirici olmalı. 5. sınıf sonunda öğrenci iyi bir Türkçe, matematik ve tarih ile coğrafya derslerinin yanında fen ilminden de yeteri kadar bilgiye sahip olması gerekmektedir. Bunların gerçekleştirebilmesi için mesleğinden bıkmamış, hala bir şeyler kazandırma hissiyle yanıp tutuşan ‘genç beyinler’ tarafından yapılmalıdır.
6. 7. 8. sınıflara gelen öğrenciler kendilerince komplo teorileri üretebilir duruma gelmelidir. 8. sınıfta gündemdeki konular yorumlatılıp analiz ettirilmeli. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne mal olmuş yazarlar, yorumcular, köşe yazarlarının da analiz ettirilip yazılarının yorumlanması istenilmeli. Bu dönem, çocukların üzerindeki ağırlıkları dolayısıyla fazla sıkılmamalı. ( ergenlik) 8. sınıfın sonunda öğrenciler psikolojik sınavlara tabi tutulmalı. Bu psikolojik sınavlar Avrupai devletlerdeki gibi kişisel soruların bulunduğu testler şeklinde olmalı. Çiçekleri sever misin, hangi hayvanı seversin? v.b. sorular sorularak hazırlanmış testlerle öğrencinin kişiliği ve yatkın olduğu bölüm,meslek belirlenmeli.
Lise 1. 2. 3. sınıfta olan öğrenciler orta okulda yapılan testlerle sınıflandırmaya tabi tutulması gerekmektedir. Bu bölümlerde bir değişiklik yapmaya gerek yoktur. Sözel, sayısal, eşit ağırlık iyi bir ayrımdır. Ama orta okulda ve onun devamı olan lisede okuyan öğrenciler ‘ her şeyden bir şey; bir şeyin de her şeyini bilecek’ durumda olacaktır. Yabancı dil eğitimi lise 1. sınıfta verilmeye başlanması gerekmektedir. Fakat verilen yabancı dil eğitimi gereksiz tekrarlardan çok 8 ayda bitirilecek düzeyde olmalıdır. Şimdiki sistemdeki gibi bölümler lise 2. sınıfta değil de orta okul sonunda kesin çizgilerle belirlenecek ve öğrencinin eğitimi, yapılacak olan psikolojik testin sonucuna göre verilecektir.
Dershaneler kesinlikle kapatılması gereken kurumlardır. Bunun yanında dil eğitimi veren özel kurslar veya dershaneler kesinlikle devlet kontrolüne alınacak ve gerekenlerde kapatılacaktır. Bununla beraber özel üniversiteler, özel kolejler ya kapatılmalı yada devletin tayin ettiği öğreticiler tarafından, yine devlet kontrolünde eğitim verdirilmeli. Yabancı dil eğitimi devletin eleğinden geçmiş hocalar tarafından kamulaştırılmış kurumlarca verilmeli. Bazı sektörlerin özelleştirilmesi ( otobüs işletmeciliği, toplu taşıma gibi) devletin üzerindeki yükü azaltabilir. Ve bu devletin rahatlamasına yardımcı olabilir. Fakat devamlı üzerinde durduğumuz gibi, eğitim, kesinlikle devlet kontrolünde olmalıdır. Öğrencilerin hayatları sadece saatlerle değil, öğrencinin hayatının tamamı değerlendirilmelidir. Eğiticiler sadece verdikleri notlarla değil kanaat notu denilen, öğreticinin gözündeki öğrencinin durumu da değerlendirilmelidir. Ve bunlarda dikkate alınmalıdır
İlk, orta, lise ve üniversitede ki sınav sistemleri tam manasıyla, kökten değiştirilmelidir. Sınavlarda klasik, test, ve çoktan seçmeli gibi usullerin hepsini içinde barındırmalıdır. Klasik sorulardaki amaç öğrencinin düşünmesini sağlamak olduğundan kesinlikle ezbere dayalı sorular olmamalıdır. Üniversite sınavının yerini, yine başka bir sınava, ama; farklı bir sınava tabi tutulmalıdır. Oda şudur ki: öğrenci tüm derslerden bilgi sahibi olmalı ve tüm sorulara cevap verebilecek çeşitlilikte olmalı. Bu sorular orta dereceli olmalı. Buradaki önemli olan psikolojik testtir. Liseye geçerken uygulanan test gibi. Fakat burada bölüm ve meslek seçime öğrenciye bırakılmamalı. ( aile etkisinde kalarak başka bir mesleğe yönlendirilmesi, kafasında olan mesleğin aslında etkisinde kaldığı insanlardan dolayı olduğunu anlayamayabilir.). Seçim büyük bir ciddiyetle yapmış olduğunuz şahsın psikolojik testi ile belirlenmiş olup öğrenciye fikir sunulmalı. Bu doğrultuda öğrenci ikna yoluyla kanalize edilmeli. Maksimum 2 milyon öğrencinin üniversiteye yerleştirmesi düşünüldüğünde bu kadar öğrenciye psikolojik yardım, eğitime destek için yeni eğitmenlere duyulan ihtiyaç, yeni bir sorun gibi düşünülebilir. Fakat tayini çıkmamış, öğretici olarak göreve başlamamış yeni beyinler ve enerjisi had safhada olan öğreticileri bu konuda kullanmak mümkündür. Bu eğitim sisteminin tam manasıyla oturabilmesi yaklaşık 18 sene sürmektedir. Şuan bu öğretmen ve adaylarına yapılan yatırımlar verilen emekler, yatırılan maaşlar ne kadar yük gibi gözükse de, örtülü ödenekten hay beye harcanan para kadar olamaz. Bu sistemle 18 sene sonra düşünen, analiz eden, irdeleyen, Türkçe’yi gerektiği gibi kullanan, milliyetçi, devletçi, tarih ve milli şuurdan haberdar ve her şeyden bir şey bilen bir şeyinde her şeyini bilen bir nesil meydana gelecektir. Bunlar yarının mühendisi, bürokratı, doktoru, başbakanı olduğunda ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık hiçbir birliğe ihtiyaç duymayacaktır. Fakat bu sistemi işleve sokmak için yarın bile geçtir. Eğer bizler tamamlayamazsak bizden sonrakiler… Ne mutlu ki Türk’üm… saygılar…
Timur Asyalı
tugbaa- Mesaj Sayısı : 22
Yaş : 34
Nerden : ÇORUM / merkez
Lakap : .....
Kayıt tarihi : 14/08/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ocak 03, 2010 10:34 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» CELTEK SERHAT SPOR KLÜBÜ ACILMIŞTIR
Paz Ağus. 09, 2009 11:45 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» Agustos'un İlk Cumartesisi 2009 Görüntüleri
Paz Ağus. 09, 2009 11:42 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» ESKİ CELTEK UZAYDAN GÖRÜNÜM
C.tesi Mayıs 02, 2009 11:20 am tarafından Admin
» Selam Arkadaşlar
Salı Ara. 30, 2008 1:16 am tarafından C* Bilaltun cCc
» Bende Geldim Abilerim Arkadaşlarım
Salı Ara. 30, 2008 1:15 am tarafından C* Bilaltun cCc
» Herkez Hoş Gelmiş
Ptsi Ara. 29, 2008 7:57 pm tarafından texius
» slm herkeze:D
Ptsi Ekim 20, 2008 4:11 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» Ebediyete İntikal Eden Eski Dostların Anısına
Perş. Ekim 16, 2008 11:25 am tarafından celtekli_05