Giriş yap
Arama
En son konular
En iyi yollayıcılar
C* Bilaltun cCc | ||||
Admin | ||||
tugbaa | ||||
emrelmas | ||||
cengiz_mtf | ||||
texius | ||||
emine | ||||
keskin55 | ||||
Haydar | ||||
UmutTaskaya |
Istatistikler
Toplam 44 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: tersakan61
Kullanıcılarımız toplam 255 mesaj attılar bunda 132 konu
Kimler hatta?
Toplam 20 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 20 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 53 kişi Cuma Kas. 22, 2024 2:57 am tarihinde online oldu.
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
KIBRIS MESELESİ
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
KIBRIS MESELESİ
1571 yılında Osmanlı Devleti tarafından fethedilen Kıbrıs Adası, 93 Harbi'nde Osmanlıların Ruslara yenilmesi üzerine, Rus Çarlığı'nın ilerlemesine mani olmak ve İngilizlerin desteğini sağlamak amacıyla İngiltere'ye geçici olarak terk edilmiştir.
Osmanlıların I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri yanında girmesini fırsat bilen İngiltere, Ada'yı 5 Kasım 1914'te ilhak ve Lozan'da Türkiye Cumhuriyeti tarafından bu ilhakın tanınmasından sonra, 1925 yılında Ada'nın statüsünü değiştirerek burayı sömürgesi ilan etmiştir. Bu gelişmeleri Kıbrıslı Rumlar Enosis yani Ada'nın Yunanistan'a katılması için bir merhale olarak değerlendirerek el altından faaliyetlere başladılar.
1950'de Kıbrıs Başpiskoposluğuna III. Makarios'un seçilmesi, Ada'da Enosis akımının gelişmesine ve bu yönde faaliyetlerin iyice artmasına yol açmıştır. Rumlar Enosis'i gerçekleştirebilmek için 1955 yılında EOKA tedhiş örgütünü kurarak, Kıbrıs Türklerine karşı faaliyetlere başladılar. Bu baskı karşısında Kıbrıs Türkleri 1957'de Türk Mukavemet Teşkilatını kurmak zorunda kalmışlardır.
Kıbrıs'ta yaşanan olayları yatıştırmak, Ada'da sükuneti sağlamak ve bölgenin statüsünü belirlemek amacı ile 1959 yılı içinde gerçekleştirilen Zürich ve Londra Andlaşmaları'ndan hemen sonra 16 Ağustos 1960 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Bunun yanısıra Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'ye de Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinde garantörlük hakkı verilmiştir. Fakat Kıbrıslı Rumlar bu gelişmeleri de hep Enosis'i gerçekleştirmek için birer aşama olarak değerlendirdiler.
1963-1964 ve 1967 yıllarında Ada'da kanlı olaylar yaşandı ve bir çok Türk acımasızca katledildi. Türkiye'nin faaliyetleri Rumları biraz frenledi ise de durduramadı. Bunun üzerine 28 Aralık 1967'de Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi kuruldu. 1974'de Ada'da Makarios'a karşı gerçekleştirilen darbeden sonra EOKA'cı Nikos Sampson'un öncülüğünde Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilan edildi. Bölgede tekrar hareketlilik baş göstermesi üzerine Türkiye garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs Barış Harekâtı'na başladı.
Soruna diplomasi açısından çözüm getirmek amacı ile yapılan, bir anlamda barış görüşmeleri şeklinde tanımlayabileceğimiz girişimlerden olumlu sonuç çıkmaması üzerine 14 Ağustos 1974 tarihinde II. Barış Harekâtı gerçekleştirildi. Rumların uzlaşmaz tutumlarının devam etmesi karşısında Kıbrıs Türkleri 13 Şubat 1975'de Kıbrıs Türk Federe Devletini kurdular daha sonra ise 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan ettiler.
Enosis'e kapalı önerilere yanaşmayan Rumların devamlı surette zorluk çıkarması ve her şeyden önemlisi geçmişte yaşanan olaylardan dolayı Türk kesiminin Rum toplumuna güvenmemesi,karşı tarafın geçmişteki suistimallerini de göz önüne alarak Türk tarafının en ufak bir tavize dahi yanaşmaması uzun bir süreden beri bir takım kesintilerle de olsa sürdürülen toplumlararası görüşmelerin sonuçsuz kalmasına yol açmaktadır.
Bu arabuluculuk girişimlerine Birleşmiş Milletler ön ayak olmakla birlikte, söz konusu girişimler çerçevesinde BM'in pek de tarafsız davranmadığı, 26 Kasım 1992'de Butros Gali'nin hazırladığı rapor doğrultusunda alınan 789 sayılı karar ile ortaya çıkmıştır. Bu kararla; Ada'da iki halkı eşit kabul etmeyen; Rum tarafının Ada'da hakimiyetine olanak sağlayan; Türk tarafının tek yanlı toprak vermesini isteyen; Ada'nın ve Kıbrıs Türklerinin güvenliğini 20 yıldır sağlayan TSK'nin Kıbrıs'tan çekilmesini öneren ve buna paralel olarak Türklerin güvenliğini ortadan kaldırmaya yönelik bir tutum sergilenmiştir.
Oysa ki Türk tarafı isteklerini oldukça açık, basit ve net bir şekilde ifade etmektedir. Türk tarafı iki toplumlu, iki kesimli federal çözüm; iki toplum arasında güven ortamını arttırmaya yönelik önlemlerin acele edilmeden, bir oldu-bittiye getirilmeden müzakere yolu ile belirlenmesini; iki taraf arasında itham edici ve siyasi havayı bozacak beyanlardan kaçınılmasını; federal cumhuriyetin askersizleştirilmesini; AB üyeliği konusunda iki tarafın ortak arzu ve iradesiyle hareket edilmesini istemektedir
Osmanlıların I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri yanında girmesini fırsat bilen İngiltere, Ada'yı 5 Kasım 1914'te ilhak ve Lozan'da Türkiye Cumhuriyeti tarafından bu ilhakın tanınmasından sonra, 1925 yılında Ada'nın statüsünü değiştirerek burayı sömürgesi ilan etmiştir. Bu gelişmeleri Kıbrıslı Rumlar Enosis yani Ada'nın Yunanistan'a katılması için bir merhale olarak değerlendirerek el altından faaliyetlere başladılar.
1950'de Kıbrıs Başpiskoposluğuna III. Makarios'un seçilmesi, Ada'da Enosis akımının gelişmesine ve bu yönde faaliyetlerin iyice artmasına yol açmıştır. Rumlar Enosis'i gerçekleştirebilmek için 1955 yılında EOKA tedhiş örgütünü kurarak, Kıbrıs Türklerine karşı faaliyetlere başladılar. Bu baskı karşısında Kıbrıs Türkleri 1957'de Türk Mukavemet Teşkilatını kurmak zorunda kalmışlardır.
Kıbrıs'ta yaşanan olayları yatıştırmak, Ada'da sükuneti sağlamak ve bölgenin statüsünü belirlemek amacı ile 1959 yılı içinde gerçekleştirilen Zürich ve Londra Andlaşmaları'ndan hemen sonra 16 Ağustos 1960 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Bunun yanısıra Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'ye de Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinde garantörlük hakkı verilmiştir. Fakat Kıbrıslı Rumlar bu gelişmeleri de hep Enosis'i gerçekleştirmek için birer aşama olarak değerlendirdiler.
1963-1964 ve 1967 yıllarında Ada'da kanlı olaylar yaşandı ve bir çok Türk acımasızca katledildi. Türkiye'nin faaliyetleri Rumları biraz frenledi ise de durduramadı. Bunun üzerine 28 Aralık 1967'de Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi kuruldu. 1974'de Ada'da Makarios'a karşı gerçekleştirilen darbeden sonra EOKA'cı Nikos Sampson'un öncülüğünde Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilan edildi. Bölgede tekrar hareketlilik baş göstermesi üzerine Türkiye garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs Barış Harekâtı'na başladı.
Soruna diplomasi açısından çözüm getirmek amacı ile yapılan, bir anlamda barış görüşmeleri şeklinde tanımlayabileceğimiz girişimlerden olumlu sonuç çıkmaması üzerine 14 Ağustos 1974 tarihinde II. Barış Harekâtı gerçekleştirildi. Rumların uzlaşmaz tutumlarının devam etmesi karşısında Kıbrıs Türkleri 13 Şubat 1975'de Kıbrıs Türk Federe Devletini kurdular daha sonra ise 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan ettiler.
Enosis'e kapalı önerilere yanaşmayan Rumların devamlı surette zorluk çıkarması ve her şeyden önemlisi geçmişte yaşanan olaylardan dolayı Türk kesiminin Rum toplumuna güvenmemesi,karşı tarafın geçmişteki suistimallerini de göz önüne alarak Türk tarafının en ufak bir tavize dahi yanaşmaması uzun bir süreden beri bir takım kesintilerle de olsa sürdürülen toplumlararası görüşmelerin sonuçsuz kalmasına yol açmaktadır.
Bu arabuluculuk girişimlerine Birleşmiş Milletler ön ayak olmakla birlikte, söz konusu girişimler çerçevesinde BM'in pek de tarafsız davranmadığı, 26 Kasım 1992'de Butros Gali'nin hazırladığı rapor doğrultusunda alınan 789 sayılı karar ile ortaya çıkmıştır. Bu kararla; Ada'da iki halkı eşit kabul etmeyen; Rum tarafının Ada'da hakimiyetine olanak sağlayan; Türk tarafının tek yanlı toprak vermesini isteyen; Ada'nın ve Kıbrıs Türklerinin güvenliğini 20 yıldır sağlayan TSK'nin Kıbrıs'tan çekilmesini öneren ve buna paralel olarak Türklerin güvenliğini ortadan kaldırmaya yönelik bir tutum sergilenmiştir.
Oysa ki Türk tarafı isteklerini oldukça açık, basit ve net bir şekilde ifade etmektedir. Türk tarafı iki toplumlu, iki kesimli federal çözüm; iki toplum arasında güven ortamını arttırmaya yönelik önlemlerin acele edilmeden, bir oldu-bittiye getirilmeden müzakere yolu ile belirlenmesini; iki taraf arasında itham edici ve siyasi havayı bozacak beyanlardan kaçınılmasını; federal cumhuriyetin askersizleştirilmesini; AB üyeliği konusunda iki tarafın ortak arzu ve iradesiyle hareket edilmesini istemektedir
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ocak 03, 2010 10:34 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» CELTEK SERHAT SPOR KLÜBÜ ACILMIŞTIR
Paz Ağus. 09, 2009 11:45 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» Agustos'un İlk Cumartesisi 2009 Görüntüleri
Paz Ağus. 09, 2009 11:42 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» ESKİ CELTEK UZAYDAN GÖRÜNÜM
C.tesi Mayıs 02, 2009 11:20 am tarafından Admin
» Selam Arkadaşlar
Salı Ara. 30, 2008 1:16 am tarafından C* Bilaltun cCc
» Bende Geldim Abilerim Arkadaşlarım
Salı Ara. 30, 2008 1:15 am tarafından C* Bilaltun cCc
» Herkez Hoş Gelmiş
Ptsi Ara. 29, 2008 7:57 pm tarafından texius
» slm herkeze:D
Ptsi Ekim 20, 2008 4:11 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» Ebediyete İntikal Eden Eski Dostların Anısına
Perş. Ekim 16, 2008 11:25 am tarafından celtekli_05