Giriş yap
Arama
En son konular
En iyi yollayıcılar
C* Bilaltun cCc | ||||
Admin | ||||
tugbaa | ||||
emrelmas | ||||
cengiz_mtf | ||||
texius | ||||
emine | ||||
keskin55 | ||||
Haydar | ||||
UmutTaskaya |
Istatistikler
Toplam 44 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: tersakan61
Kullanıcılarımız toplam 255 mesaj attılar bunda 132 konu
Kimler hatta?
Toplam 23 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 23 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 53 kişi Cuma Kas. 22, 2024 2:57 am tarihinde online oldu.
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Azerbaycan Cumhuriyeti
1 sayfadaki 1 sayfası
Azerbaycan Cumhuriyeti
Resmi adı
:Azerbaycan CumhuriyetiYönetim Biçimi
:Cumhuriyet Resmi Dil
:Azeri Dili Başkenti
:Bakü (Nüfus: 2.100.000) Yüzölçümü
:86.600 km2 Önemli Şehirleri
: Gence, Sumgayıt, Mingeçevir, Alibayramlı, Şeki, Lenkeran
Coğrafi Koordinatları
: Ülke 44° ve 52° doğu boylamında, 38° ve 42° kuzey enleminde yer almaktadır. Bakü 40° paralelin uzerindedir. Bakü'den Kuzey Kutbuna olan mesafe 5.550 km veEkvatora olan mesafe isе 4.440 km.'dir.
Komşuları ve Sınırlarının Uzunluğu
: Batıda Ermenistan (1007 km), güneybatıda Türkiye (13 km), kuzeybatıda Gürcistan (480 km), güneyde İran (756 km), kuzeyde Rusya Federasyonu (390 km) vedoğusunda Hazar Denizi (713 km). Sınırlarının toplam uzunluğu 3600 km'dir.
Para Birimi
: Manat
Önemli Nehirleri
: Kür, Aras, Alazani, Samur, Terter, Kanık, Genceçay ve Beylegan
Önemli Gölleri
: Dünyanın en büyük gölü Hazar Denizi (Yüzölçümü 400.000 km2, derinliği 1025 m), Sarısu, Ağgöl, Ağzıbirçala, Mehman, Büyükşor, Hacıkabul.
İklimi
: Kuru ve subtropikal karakterdedir. Kuzey bölgesinde kuru karasal iklim hakimdir.
Yeraltı kaynakları
: Petrol, doğal gaz, kurşun, çinko, bakır, demir cevheri, barıt, kobalt, arsenik, mermer, kireç taşı, siyanit, maden tuzu ve kayatuzu.
Temel Tarımsal Ürünleri
: Üzüm, pamuk, tütün, çay, sebze ve meyve
Temel Sanayi Dalları
: Petrol , sondaj makinaları üretimi, petro-kimyasallar, yiyecek veiçecek, tekstil, elektronik ve metal işleme.
Demografik Göstergeler
Nüfus (1999)
Toplam
: 8.016.200 Kadınlar
: 4.080.200 Erkekler
: 3.936.000 Kent Nüfusu (%)
: 52 Kırsal Kesim Nüfusu
: 48 Nüfus Artış Hızı (1999, %)
: 0,8 Nüfus Yoğunluğu (1999, Kişi/km2)
: 92 Nüfusun Kompozisyonu (%)
Azeri
: 90 Diğer (Rus, Talış, Lezgi, Yahudi)
: 10 Nüfusun Özellikleri
Ortalama Yaşam Süresi (yıl)
: 71,3 Erkeklerde
: 67,5 Kadınlarda
: 74,6 Bebek Ölüm oranı (1000 doğumda) (1997)
: 19,6 İşsizlik Göstergeleri (1999)
Toplam İşsiz Sayısı
: 45.211 Kadınlar
: 25.589 Erkekler
: 19.622 İşsizlerin toplam çalışabilir nüfusa oranı (%)
: 1.20 Eğitim (1999)
Okur Yazarlık Oranı
: %97,3 Sağlık (1999)
Doktor Sayısı
: 28.500 Diş Hekimi Sayısı
: 2.280 Sağlık Personeli
: 60.300 Hastane Sayısı
: 740 Poliklinik Sayısı
: 1.610 Eczane Sayısı
: 1.390 Bir Hekime Düşen Hasta Sayısı
: 277
Politik Yapı
Devlet Başkanı
: İlham Aliyev,15 Ekim 2003 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Azerbaycan Cümhuriyyeti’nin Cümhurbaşkanı seçildi. Seçimlere katılan halkın yüzde 76’sından fazlası Sayın İlham Aliyev’e oy verdi. 31 Ekim 2003 yılında görevine başladı.
Milli Meclis
: 100'ü tek adaylı seçim bölgelerinden seçilen, 25'i ise parti listesinden gelen 125 üyeden oluşan Milli Meclis.
Azerbaycan Cumhuriyeti 12 Kаsım 1995 tarihinde referandum yoluyla kabul edilmiş olan Anayasa ile idare edilmektedir. Anayasa'ya göre; Azerbaycan Devleti demokratik, laik ve üniter bir Cumhuriyettir. Kuvvetler ayrılığı prensibi benimsenmiştir. Yasamayetkisi Milli Meclis'e, icra yetkisi Cumhurbaşkanına, yargı yetkisi de mahkemelere aittir. Cumhurbaşkanı hem devletin hem de icranın başıdır ve "Ferman" adı verilen hukuki kararlar verme yetkisine sahiptir.
İdari Yapı
<FONT face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif" color=#000000 size=1><SPAN style="FONT-FAMILY: Arial">Azerbaycan Cumhuriyeti "Rayon" adı verilen idari bölgelere ayrılmıştır ve 59 rayon (bölge), 11 şehir ve Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nden oluşmaktadır. Baku veGenсе kendilerine bağlı Rayonları bulunması sebebiyle Büyükşehir olarak tanımlanmaktadir. Rayonların yürutme yetkileri munhasıran Cumhurbaşkanı tarafından atanаn "İcra Hakimleri" (İcra Ваşçısı) tarafından kullanılmaktadır. 12 Aralık 1999 tarihinde, ilk yerel seçimler уарılmış ve<SPAN style="FONT-FAMILY: Arial">İcra Hakimiyeti sistemi ile birlikte belediye sisteminin de uygulamasına geçilmiştir.
:Azerbaycan CumhuriyetiYönetim Biçimi
:Cumhuriyet Resmi Dil
:Azeri Dili Başkenti
:Bakü (Nüfus: 2.100.000) Yüzölçümü
:86.600 km2 Önemli Şehirleri
: Gence, Sumgayıt, Mingeçevir, Alibayramlı, Şeki, Lenkeran
Coğrafi Koordinatları
: Ülke 44° ve 52° doğu boylamında, 38° ve 42° kuzey enleminde yer almaktadır. Bakü 40° paralelin uzerindedir. Bakü'den Kuzey Kutbuna olan mesafe 5.550 km veEkvatora olan mesafe isе 4.440 km.'dir.
Komşuları ve Sınırlarının Uzunluğu
: Batıda Ermenistan (1007 km), güneybatıda Türkiye (13 km), kuzeybatıda Gürcistan (480 km), güneyde İran (756 km), kuzeyde Rusya Federasyonu (390 km) vedoğusunda Hazar Denizi (713 km). Sınırlarının toplam uzunluğu 3600 km'dir.
Para Birimi
: Manat
Önemli Nehirleri
: Kür, Aras, Alazani, Samur, Terter, Kanık, Genceçay ve Beylegan
Önemli Gölleri
: Dünyanın en büyük gölü Hazar Denizi (Yüzölçümü 400.000 km2, derinliği 1025 m), Sarısu, Ağgöl, Ağzıbirçala, Mehman, Büyükşor, Hacıkabul.
İklimi
: Kuru ve subtropikal karakterdedir. Kuzey bölgesinde kuru karasal iklim hakimdir.
Yeraltı kaynakları
: Petrol, doğal gaz, kurşun, çinko, bakır, demir cevheri, barıt, kobalt, arsenik, mermer, kireç taşı, siyanit, maden tuzu ve kayatuzu.
Temel Tarımsal Ürünleri
: Üzüm, pamuk, tütün, çay, sebze ve meyve
Temel Sanayi Dalları
: Petrol , sondaj makinaları üretimi, petro-kimyasallar, yiyecek veiçecek, tekstil, elektronik ve metal işleme.
Demografik Göstergeler
Nüfus (1999)
Toplam
: 8.016.200 Kadınlar
: 4.080.200 Erkekler
: 3.936.000 Kent Nüfusu (%)
: 52 Kırsal Kesim Nüfusu
: 48 Nüfus Artış Hızı (1999, %)
: 0,8 Nüfus Yoğunluğu (1999, Kişi/km2)
: 92 Nüfusun Kompozisyonu (%)
Azeri
: 90 Diğer (Rus, Talış, Lezgi, Yahudi)
: 10 Nüfusun Özellikleri
Ortalama Yaşam Süresi (yıl)
: 71,3 Erkeklerde
: 67,5 Kadınlarda
: 74,6 Bebek Ölüm oranı (1000 doğumda) (1997)
: 19,6 İşsizlik Göstergeleri (1999)
Toplam İşsiz Sayısı
: 45.211 Kadınlar
: 25.589 Erkekler
: 19.622 İşsizlerin toplam çalışabilir nüfusa oranı (%)
: 1.20 Eğitim (1999)
Okur Yazarlık Oranı
: %97,3 Sağlık (1999)
Doktor Sayısı
: 28.500 Diş Hekimi Sayısı
: 2.280 Sağlık Personeli
: 60.300 Hastane Sayısı
: 740 Poliklinik Sayısı
: 1.610 Eczane Sayısı
: 1.390 Bir Hekime Düşen Hasta Sayısı
: 277
Politik Yapı
Devlet Başkanı
: İlham Aliyev,15 Ekim 2003 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Azerbaycan Cümhuriyyeti’nin Cümhurbaşkanı seçildi. Seçimlere katılan halkın yüzde 76’sından fazlası Sayın İlham Aliyev’e oy verdi. 31 Ekim 2003 yılında görevine başladı.
Milli Meclis
: 100'ü tek adaylı seçim bölgelerinden seçilen, 25'i ise parti listesinden gelen 125 üyeden oluşan Milli Meclis.
Azerbaycan Cumhuriyeti 12 Kаsım 1995 tarihinde referandum yoluyla kabul edilmiş olan Anayasa ile idare edilmektedir. Anayasa'ya göre; Azerbaycan Devleti demokratik, laik ve üniter bir Cumhuriyettir. Kuvvetler ayrılığı prensibi benimsenmiştir. Yasamayetkisi Milli Meclis'e, icra yetkisi Cumhurbaşkanına, yargı yetkisi de mahkemelere aittir. Cumhurbaşkanı hem devletin hem de icranın başıdır ve "Ferman" adı verilen hukuki kararlar verme yetkisine sahiptir.
İdari Yapı
<FONT face="Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif" color=#000000 size=1><SPAN style="FONT-FAMILY: Arial">Azerbaycan Cumhuriyeti "Rayon" adı verilen idari bölgelere ayrılmıştır ve 59 rayon (bölge), 11 şehir ve Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nden oluşmaktadır. Baku veGenсе kendilerine bağlı Rayonları bulunması sebebiyle Büyükşehir olarak tanımlanmaktadir. Rayonların yürutme yetkileri munhasıran Cumhurbaşkanı tarafından atanаn "İcra Hakimleri" (İcra Ваşçısı) tarafından kullanılmaktadır. 12 Aralık 1999 tarihinde, ilk yerel seçimler уарılmış ve<SPAN style="FONT-FAMILY: Arial">İcra Hakimiyeti sistemi ile birlikte belediye sisteminin de uygulamasına geçilmiştir.
Azerbeycan Cumhuriyeti
--------------------------------------------------------------------------------
AZERBAYCAN TARİHİ
a) Azerbaycan Adının Ortaya Çıkışı
ve Türklerin Bu Ülkeye Yerleşmeleri
Bugün, "Azerbaycan Türk Lehçesi ile Konuşan Türklerin Ülkesi" manasına gelen Azerbaycan'a Türklerin ilk gelişi M.Ö. VII. yüzyılda oldu. Sakalar (İskitler) olarak bilinen bu ilk Türk grubu uzun yıllar bugünkü Azerbaycar topraklarında yaşamışlardır. Sakalardan sonra bu ülkeye Türk oldukları söylenen Albanlar gelmiş. Albanların kurduğu devletin de uzun süre yaşadığını görmekteyiz. Albanya devletini yıkanlar ise Medialılar olmuştuı. Medialılann kurduğu devleti ise M.Ö.. IV. yüzyılda Büyük İskender hakimiyeti altına almıştır. İskenderin ölümünden sonra ise bölgede "Media-Atropatan'ı" devletinin kurulduğunu görüyoruz. "Ateş Yurdu" manasına gelen "Atropatan"ı: bir ülke adı olarak ortaya çıkışı, bu bölgede ateşperestliğin yaygın oluşunun en büyük delili olmuştur. Bu da, daha M.Ö.'ki yıllarda bu ülkede petrolün var olduğunu göstermektedir. İranlıların "Aterpatagau" ve "Ader-bigan" ve Arapların "Azerbaycan" dedikleri bu ülke, Türklerin de Müslüman olmaları dolayısıyla Azerbaycan bugüne kadar son söyleniş şekliyle gelmiştir.
Bizans ile Sasani İran'ın uzun süre hakimiyet kavgası yaptığı Azerbaycan' a Türklerin yemden hakim olduğunu görmekteyiz. M.S. 48 yılında ikiye ayrılan Orta Asya Büyük Hun Türk İmparatorluğu'nun Batı kısmım teşkil eden Hun Türkleri bir asır sonra Kafkaslardan Macaristan'a kadar olan bölgeli hakimiyetleri altına almışlardır. İşte bu tarihten itibaren Hun Türklerinden büyük bir kitlenin Azerbaycan'a yerleştiğini görmekteyiz. Hunların gelişini Hazarlar, onlarıda Sabirler ve Ağaçeriler takip etmiştir. Ayrıca, Göktürklerin bütün Orta Asya'ya hakim olmalarından sonra bazı Türk kavimlerinin Kafkaslar'a özellikle Azerbaycan'a gelip yerleştiklerini görüyoruz.
M S. VIII. yüzyılın ortalarına kadar Azerbaycan bu Türk gruplarının yurdu olarak kalmıştır. Bu asrın ortalarında İslamı yayan Arap ordularının Kafkaslar'a Imesi ile burada yaşayan Türklerin önemli bir kısmının müslüman olduğunu görüyoruz. Yani Müslüman Oğuzlar'ın (Türkmenler) gelmesinden önce İslamiyet Azerbaycan'a gelmiş bulunuyordu. Fakat, M.Ö. ve M.S.vuku bulan bütün bu gelişmelere rağmen Azerbaycan'ın tam bir Türk ülkesi haline gelmesi Selçuklular zamanında olmuştur. Sultan Alp Arslan'ın (1063-1072) 1071 senesinde Bizanslıları Malazgirt Meydan Muharebesinde yenmesinden sonra hem Azerbaycan ve hem de Anadolu birer Türk vatanı haline gelmişlerdir . Orta Asya Türk ülkelerinin Moğol istilasına uğramasından sonra bazı Türk grupları Moğol hakimiyetini tanımadıkları için onlar da gelip Azerbaycan'a yerleşmişlerdir.
Azerbaycan Türkleri, Selçuklulardan sonra sırasıyla Moğollar ve Timurlular idaresinde yaşamış, bilâhare de Kara ve Ak Koyunlu Türkmenler Devletlerini kurmuştur. Ne var ki, Azerbaycan Türkleri, Anadolu'da Osmanlı Devleti'ni kuran kardeşleri ile lüzumsuz bir şekilde Doğu Anadolu hâkimiyeti için rekabete girmişler ve bu rekabet neticesinde de Şia'yı tam bir sapık ideoloji şeklinde benimseyen Şeyh Cüneyd'e kucak açmak suretiyle tarihinin en önemli hatalarından birini işlemişlerdir0. Zira, bu Şia inancı kardeşi kardeşten uzak tutmuştur. XVI. asrın başlarında Ak Koyunlu Devleti'nin inkırazı ile Azerbaycan Türkleri Şah İsmail (1500-1524) önderliğinde yeni bir devlet kurmuşlardır ki buna Safevî Devleti denmiştir.
Azerbaycan'da Erdebil kasabasında bir şeyh ailesinden gelen Şah İsmail'in şiiliği siyasî bir vasıta olarak kullanıp yükselmesi yalnız Azerî Türklerinin değil, bütün Türk-İslâm âleminin kaderini değiştiren büyük olaylardan biri olmuştur. Azerbaycan Türklerinin çoğunluğunun Sünnî olmasına rağmen, Şah İsmail, ilk başarısını Azerbaycan'da elde etmiş ve bir Azerî şehri olan Tebriz'de taç giymiştir. Şah İsmail bilâhare bütün Azerbaycan'ı imparatorluğuna dâhil edince Azerî Türkleri ordusunun esas nüvesini teşkil etmiştir. Şiî-Sünnî mücadelesinin en hareketli zamanında Osmanlı hükümdarı Yavuz Selim (1512-1520), Şah İsmail'i 1514'de Çaldıran'da yenince Tebriz'i ve Güney Azerbaycan'ı işgal etmiş ve böylece de Azerbaycan Türklerinin bir kısmı Osmanlı Türkleri ile birleşmişlerdir. Bir müddet sonra Tebriz'in Osmanlılar tarafından boşaltılmasına rağmen, Güney Azerbaycan Türklerinin bir kısmı Osmanlı Devleti hudutları içinde uzun zaman kalmışlardır. Ne var ki, Şah İsmail'den sonra Safevî Devleti Türk karakterinden hızla uzaklaşmış ve tam manâsıyla bir İran (Fars) devleti haline gelmiştir. Bu arada, İranlıların Şiî propagandasını yeniden hızlandırmaları üzerine Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566), İran üzerine sefer yapmaya mecbur kalmış ve 1534'de Güney Azerbaycan'ın diğer kısımları ile Tebriz'i tekrar Osmanlı Türkiyesi ile birleştirmiştir. Fakat Osmanlı idaresi uzun sürmemiş ve birkaç sene sonra Tebriz yeniden İranlıların eline geçmiştir. Şiî propagandasının devamlılığı Sünnî müslümanlar arasında büyük huzursuzluk yarattığından Osmanlı-İran mücadelesi yeniden başlamıştır. 1578 ve 1588 yılları arasında cereyan eden bu mücadelenin son yıllarında Ferhad Paşa kumandasındaki \ Osmanlı kuvvetleri, İranlıları yenerek Tebriz'i geri aldıktan başka, Azerbaycan'da ilerleyerek Hazar Denizi'ne kadar olan bölgeyi de Osmanlı idaresine sokmuştur. İlk defa Azerbaycan Türkleri ile Anadolu Türkleri bir bayrak altında toplanmışlardır. Ne var ki, bu birlik uzun sürmemiştir. Azerbaycan'daki Osmanlı idaresine, 1597'de doğuda Özbekleri yenen ve bir grup İngiliz subayının yardımı ile de ordusunu yeniden tanzim eden İran Şah'ı Abbas I (1587-1629) tarafından son verilmiştir. Şah Abbas , Osmanlılara karşı giriştiği bir serî seferden sonra eski kudretinden gittikçe uzaklaşan Osmanlı ordusunu Urmiye gölü yakınlarında yenerek Azerbaycan'ı tekrar Safevî İran'ın kontrolüne sokmuştur. Tebriz ve Revan Osmanlılar tarafından her ne kadar 1635 senesinde yeniden alınmış ise de, bir yıl sonra İranlılar bu yerleri tekrar işgal etmişlerdir.
Azerbaycan hâkimiyeti için Osmanlı Devleti ile İran Devleti arasında yıllar yılı devam eden bu mücadelede, Osmanlılar ile İranlılardan daha fazla Azerî Türkleri yıpranmışlardır. Bilhassa Şiî Azerîlerin Osmanlı, Sünnî Azerilerin de İran ordularına karşı mukavemet etmeleri onların büyük zayiat vermelerine sebep olmuştur.
Osmanlılar ile İranlılar, Azerbaycan için bu amansız mücadeleye devam ederlerken Ruslar sessizce Volga havalisine yerleşmişler ve sonra da 1556'da Astrahan'ı alarak Azerbaycan'a komşu olmuşlardır. Her ne kadar bu komşuluktan hoşlanmayan Osmanlı Devleti Rusya'yı 1569'da Astrahan'dan atmak istemiş ise de, kâfi derecede hazırlıklı hareket edilmediğinden bir netice elde edememiştir. İran ve Orta Asya üzerinden Hindistan ile doğrudan ticaret yapmak emelini taşıyan Rus Çarı Petro (1689-1725), Volga ve Hazar Denizinde bir donanma vücuda getirerek Hazar kıyılarına ve bilhassa Kafkaslara hâkim olmak istiyordu. Petro bu arzusunu 1711'de Prut'da Türkler karşısında uğradığı mağlubiyetten sonra gerçekleştirmek istemiş ve bu vesileyle 1715'de İran'ın durumunu tetkik için bir elçi göndermiş, o sıralar İran'ın durumunun iyi olmadığını öğrenince bu ülke üzerine yürümüş ve Kafkaslara girmiştir. Kafkas müslümanlarının uyarmasıyla tehlikeyi sezen Osmanlı Devleti hemen harekete geçerek Petro'ya verdiği bir nota ile Rusların daha fazla yer işgal etmelerine manî olmuştur. Ne var ki, İran'ın karışık durumundan istifade eden Petro 1724'de Osmanlı Devleti ile anlaşmaya muvaffak olarak Şirvan'ın kuzeyinde kalan Azerî topraklarını ele geçirmeye muvaffak olmuştur. Azerbaycan'ın geri kalan kısmı ise Osmanlı Devleti'ne bağlanmıştır. Fakat, Afşar Türkmenlerinden Nâdir Kulu'nun İran'da Şahlığa yükselmesi (1736-1747) Osmanlılara karşı başarılı seferleri ve istenmeyen müstevli durumuna düşen Rusların da geri çekilmeleri sonunda Azerbaycan bir defa daha İran hâkimiyetine girmiştir. Nâdir Şah'ın ölümünden sonra zaten birlikten mahrum bırakılrmş olan Azerî Türkleri Şirvan, Seki, Taliş, Karabağ, Küba, Gence, Revan ve Baku Hanlıklarını kurarak müstakil birer devletçikler durumuna gelmişlerdir. Fakat onların bu parçalanmış hali düşmanlarının işgal emellerini uyandırmıştır.
Komşuları tarafından gelen bu tehditler üzerine Azerbaycan Hanlıkları Osmanlı Devleti'ne müracaat ederek destek istemişlerdir. 1747'de Seki Hanı Çelebi Han, 1751'de Gence Hanı Şahverdi Han, 1760'da Şirvan Hanı Ahmed Han gönderdikleri mektuplarla Osmanlı hizmetinde olduklarını ifade etmişlerdir. Bu mektuplar Osmanlı Devlet adamlarını Azerbaycan ve Dağıstan'ı fiilen Osmanlı kontrolüne alma fikrine sevk etmiştir. Özellikle 1780'li yıllarda Kırım'ı Rus işgalinden kurtarmak için verilen mücadele esnasında bu fikrin oldukça yaygın hale geldiğini görmekteyiz. Ne var ki, Osmanlı Devleti içine düştüğü krizden kurtulamadığı için ne Kırım'ı kurtarabilmiş, ne de Azerbaycan'ı resmen kendine bağlayabilmiştir.
Bu arada Osmanlı Devleti'nin hareketsizliğini gören Gürcü kralı İrakli, Rusya'nın da desteğini alarak, Azerbaycan Hanlıklarına karşı düşmanca bir siyaset takibine bağlamıştır. Hatta daha da ileri giden Gürcü kralı, Gence ve Revan Hanlıklarına baskınlar düzenlemiştir. Bu düşmanca gelişmeyi öğrenen Osmanlı Hükümeti de, 1775'de Çıldır Valisi kanalıyla ilgili hanlıklara fermanlar ve hediyeler göndererek düşmanlarına karşı birlik olmaya davet etmiş ve onlara moral desteği sağlamıştır. Osmanlı Devleti'nin Azerbaycan Hanlıklarını himaye eder bir tavır içine girdiğini gören Hıristiyan Gürcü kralı İrakli, Rus Çarına müracaat ederek Moskova hâkimiyetine girdiğini bildirmiştir. Arkasını kuvvetli bir hamiye dayayan Gürcü kralı, Moskova'nın direktifi ile Azerbaycan Hanlıkları arasında kurulmaya çalışılan birlik ve ittifak çalışmalarını bozacak entrikalar peşine düşmeye başlamıştır. Bundan bir netice çıkaramayan Rusya, Azerbaycan Hanlıklarına elçiler ve hediyeler göndererek önce onları Rus idaresine girmeye teşvik etmiş, bunu başaramayınca da tehdit etmeye başlamıştır. Rusların bu baskı ve tehditleri üzerine Azerbaycan Hanları yeniden Osmanlı Hükümetine müracaat ederek yardım ve himaye istemişlerdir. Bunun üzerine harekete geçen Osmanlı idaresi, 1782 ve 1784 senelerinde Çıldır Valisi vasıtasıyla Azerbaycan Hanlarına hediye ve nişanlar göndererek morallerini düzeltmeye çalışmıştır. Osmanlı Devleti, Rusya'nın faaliyetlerinden tedirgin olduğu için, Kafkas hududundaki kaleleri takviye yoluna gitmiş ve bu arada karşı faaliyete geçerek Gürcü kralını kendi tarafına çekmeye çalışmıştır. Ne var ki, Osmanlı Devleti bu faaliyetlerinde başarılı olamadığı gibi, bazı Azerbaycan Hanlıklarının da Rusya tarafına meyletmesine engel olamamıştır. Fakat, Azerbaycan Hanlıklarının çoğu İstanbul'a bağlı kalmışlardır.
Yukarıda izah edildiği şekilde Osmanlı devleti Kırım'dan dolayı Rusya ile devam eden mücadelesinden bir netice alamadığı gibi, III. Selim zamanında orduda yapmak istediği ıslahatı da gerçekleştirememişti. Neticede, Azerbaycan Hanlıklarının istediği malî ve askerî yardımı da vermemişti. Bu ise, müslüman Azerbaycan Türk Hanlıklarını İstanbul'a bağlı tutmakla birlikte kendilerini istikbal için endişeye sevk etmişti. Bu da yetmiyormuş gibi, Hanlıklar arasındaki birlik ve beraberlik de bozulmaya başlamıştı. İşte bu sıralarda İran'ın yeniden Kafkas meselelerine girdiğini görüyoruz.
AZERBAYCAN TARİHİ
a) Azerbaycan Adının Ortaya Çıkışı
ve Türklerin Bu Ülkeye Yerleşmeleri
Bugün, "Azerbaycan Türk Lehçesi ile Konuşan Türklerin Ülkesi" manasına gelen Azerbaycan'a Türklerin ilk gelişi M.Ö. VII. yüzyılda oldu. Sakalar (İskitler) olarak bilinen bu ilk Türk grubu uzun yıllar bugünkü Azerbaycar topraklarında yaşamışlardır. Sakalardan sonra bu ülkeye Türk oldukları söylenen Albanlar gelmiş. Albanların kurduğu devletin de uzun süre yaşadığını görmekteyiz. Albanya devletini yıkanlar ise Medialılar olmuştuı. Medialılann kurduğu devleti ise M.Ö.. IV. yüzyılda Büyük İskender hakimiyeti altına almıştır. İskenderin ölümünden sonra ise bölgede "Media-Atropatan'ı" devletinin kurulduğunu görüyoruz. "Ateş Yurdu" manasına gelen "Atropatan"ı: bir ülke adı olarak ortaya çıkışı, bu bölgede ateşperestliğin yaygın oluşunun en büyük delili olmuştur. Bu da, daha M.Ö.'ki yıllarda bu ülkede petrolün var olduğunu göstermektedir. İranlıların "Aterpatagau" ve "Ader-bigan" ve Arapların "Azerbaycan" dedikleri bu ülke, Türklerin de Müslüman olmaları dolayısıyla Azerbaycan bugüne kadar son söyleniş şekliyle gelmiştir.
Bizans ile Sasani İran'ın uzun süre hakimiyet kavgası yaptığı Azerbaycan' a Türklerin yemden hakim olduğunu görmekteyiz. M.S. 48 yılında ikiye ayrılan Orta Asya Büyük Hun Türk İmparatorluğu'nun Batı kısmım teşkil eden Hun Türkleri bir asır sonra Kafkaslardan Macaristan'a kadar olan bölgeli hakimiyetleri altına almışlardır. İşte bu tarihten itibaren Hun Türklerinden büyük bir kitlenin Azerbaycan'a yerleştiğini görmekteyiz. Hunların gelişini Hazarlar, onlarıda Sabirler ve Ağaçeriler takip etmiştir. Ayrıca, Göktürklerin bütün Orta Asya'ya hakim olmalarından sonra bazı Türk kavimlerinin Kafkaslar'a özellikle Azerbaycan'a gelip yerleştiklerini görüyoruz.
M S. VIII. yüzyılın ortalarına kadar Azerbaycan bu Türk gruplarının yurdu olarak kalmıştır. Bu asrın ortalarında İslamı yayan Arap ordularının Kafkaslar'a Imesi ile burada yaşayan Türklerin önemli bir kısmının müslüman olduğunu görüyoruz. Yani Müslüman Oğuzlar'ın (Türkmenler) gelmesinden önce İslamiyet Azerbaycan'a gelmiş bulunuyordu. Fakat, M.Ö. ve M.S.vuku bulan bütün bu gelişmelere rağmen Azerbaycan'ın tam bir Türk ülkesi haline gelmesi Selçuklular zamanında olmuştur. Sultan Alp Arslan'ın (1063-1072) 1071 senesinde Bizanslıları Malazgirt Meydan Muharebesinde yenmesinden sonra hem Azerbaycan ve hem de Anadolu birer Türk vatanı haline gelmişlerdir . Orta Asya Türk ülkelerinin Moğol istilasına uğramasından sonra bazı Türk grupları Moğol hakimiyetini tanımadıkları için onlar da gelip Azerbaycan'a yerleşmişlerdir.
Azerbaycan Türkleri, Selçuklulardan sonra sırasıyla Moğollar ve Timurlular idaresinde yaşamış, bilâhare de Kara ve Ak Koyunlu Türkmenler Devletlerini kurmuştur. Ne var ki, Azerbaycan Türkleri, Anadolu'da Osmanlı Devleti'ni kuran kardeşleri ile lüzumsuz bir şekilde Doğu Anadolu hâkimiyeti için rekabete girmişler ve bu rekabet neticesinde de Şia'yı tam bir sapık ideoloji şeklinde benimseyen Şeyh Cüneyd'e kucak açmak suretiyle tarihinin en önemli hatalarından birini işlemişlerdir0. Zira, bu Şia inancı kardeşi kardeşten uzak tutmuştur. XVI. asrın başlarında Ak Koyunlu Devleti'nin inkırazı ile Azerbaycan Türkleri Şah İsmail (1500-1524) önderliğinde yeni bir devlet kurmuşlardır ki buna Safevî Devleti denmiştir.
Azerbaycan'da Erdebil kasabasında bir şeyh ailesinden gelen Şah İsmail'in şiiliği siyasî bir vasıta olarak kullanıp yükselmesi yalnız Azerî Türklerinin değil, bütün Türk-İslâm âleminin kaderini değiştiren büyük olaylardan biri olmuştur. Azerbaycan Türklerinin çoğunluğunun Sünnî olmasına rağmen, Şah İsmail, ilk başarısını Azerbaycan'da elde etmiş ve bir Azerî şehri olan Tebriz'de taç giymiştir. Şah İsmail bilâhare bütün Azerbaycan'ı imparatorluğuna dâhil edince Azerî Türkleri ordusunun esas nüvesini teşkil etmiştir. Şiî-Sünnî mücadelesinin en hareketli zamanında Osmanlı hükümdarı Yavuz Selim (1512-1520), Şah İsmail'i 1514'de Çaldıran'da yenince Tebriz'i ve Güney Azerbaycan'ı işgal etmiş ve böylece de Azerbaycan Türklerinin bir kısmı Osmanlı Türkleri ile birleşmişlerdir. Bir müddet sonra Tebriz'in Osmanlılar tarafından boşaltılmasına rağmen, Güney Azerbaycan Türklerinin bir kısmı Osmanlı Devleti hudutları içinde uzun zaman kalmışlardır. Ne var ki, Şah İsmail'den sonra Safevî Devleti Türk karakterinden hızla uzaklaşmış ve tam manâsıyla bir İran (Fars) devleti haline gelmiştir. Bu arada, İranlıların Şiî propagandasını yeniden hızlandırmaları üzerine Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566), İran üzerine sefer yapmaya mecbur kalmış ve 1534'de Güney Azerbaycan'ın diğer kısımları ile Tebriz'i tekrar Osmanlı Türkiyesi ile birleştirmiştir. Fakat Osmanlı idaresi uzun sürmemiş ve birkaç sene sonra Tebriz yeniden İranlıların eline geçmiştir. Şiî propagandasının devamlılığı Sünnî müslümanlar arasında büyük huzursuzluk yarattığından Osmanlı-İran mücadelesi yeniden başlamıştır. 1578 ve 1588 yılları arasında cereyan eden bu mücadelenin son yıllarında Ferhad Paşa kumandasındaki \ Osmanlı kuvvetleri, İranlıları yenerek Tebriz'i geri aldıktan başka, Azerbaycan'da ilerleyerek Hazar Denizi'ne kadar olan bölgeyi de Osmanlı idaresine sokmuştur. İlk defa Azerbaycan Türkleri ile Anadolu Türkleri bir bayrak altında toplanmışlardır. Ne var ki, bu birlik uzun sürmemiştir. Azerbaycan'daki Osmanlı idaresine, 1597'de doğuda Özbekleri yenen ve bir grup İngiliz subayının yardımı ile de ordusunu yeniden tanzim eden İran Şah'ı Abbas I (1587-1629) tarafından son verilmiştir. Şah Abbas , Osmanlılara karşı giriştiği bir serî seferden sonra eski kudretinden gittikçe uzaklaşan Osmanlı ordusunu Urmiye gölü yakınlarında yenerek Azerbaycan'ı tekrar Safevî İran'ın kontrolüne sokmuştur. Tebriz ve Revan Osmanlılar tarafından her ne kadar 1635 senesinde yeniden alınmış ise de, bir yıl sonra İranlılar bu yerleri tekrar işgal etmişlerdir.
Azerbaycan hâkimiyeti için Osmanlı Devleti ile İran Devleti arasında yıllar yılı devam eden bu mücadelede, Osmanlılar ile İranlılardan daha fazla Azerî Türkleri yıpranmışlardır. Bilhassa Şiî Azerîlerin Osmanlı, Sünnî Azerilerin de İran ordularına karşı mukavemet etmeleri onların büyük zayiat vermelerine sebep olmuştur.
Osmanlılar ile İranlılar, Azerbaycan için bu amansız mücadeleye devam ederlerken Ruslar sessizce Volga havalisine yerleşmişler ve sonra da 1556'da Astrahan'ı alarak Azerbaycan'a komşu olmuşlardır. Her ne kadar bu komşuluktan hoşlanmayan Osmanlı Devleti Rusya'yı 1569'da Astrahan'dan atmak istemiş ise de, kâfi derecede hazırlıklı hareket edilmediğinden bir netice elde edememiştir. İran ve Orta Asya üzerinden Hindistan ile doğrudan ticaret yapmak emelini taşıyan Rus Çarı Petro (1689-1725), Volga ve Hazar Denizinde bir donanma vücuda getirerek Hazar kıyılarına ve bilhassa Kafkaslara hâkim olmak istiyordu. Petro bu arzusunu 1711'de Prut'da Türkler karşısında uğradığı mağlubiyetten sonra gerçekleştirmek istemiş ve bu vesileyle 1715'de İran'ın durumunu tetkik için bir elçi göndermiş, o sıralar İran'ın durumunun iyi olmadığını öğrenince bu ülke üzerine yürümüş ve Kafkaslara girmiştir. Kafkas müslümanlarının uyarmasıyla tehlikeyi sezen Osmanlı Devleti hemen harekete geçerek Petro'ya verdiği bir nota ile Rusların daha fazla yer işgal etmelerine manî olmuştur. Ne var ki, İran'ın karışık durumundan istifade eden Petro 1724'de Osmanlı Devleti ile anlaşmaya muvaffak olarak Şirvan'ın kuzeyinde kalan Azerî topraklarını ele geçirmeye muvaffak olmuştur. Azerbaycan'ın geri kalan kısmı ise Osmanlı Devleti'ne bağlanmıştır. Fakat, Afşar Türkmenlerinden Nâdir Kulu'nun İran'da Şahlığa yükselmesi (1736-1747) Osmanlılara karşı başarılı seferleri ve istenmeyen müstevli durumuna düşen Rusların da geri çekilmeleri sonunda Azerbaycan bir defa daha İran hâkimiyetine girmiştir. Nâdir Şah'ın ölümünden sonra zaten birlikten mahrum bırakılrmş olan Azerî Türkleri Şirvan, Seki, Taliş, Karabağ, Küba, Gence, Revan ve Baku Hanlıklarını kurarak müstakil birer devletçikler durumuna gelmişlerdir. Fakat onların bu parçalanmış hali düşmanlarının işgal emellerini uyandırmıştır.
Komşuları tarafından gelen bu tehditler üzerine Azerbaycan Hanlıkları Osmanlı Devleti'ne müracaat ederek destek istemişlerdir. 1747'de Seki Hanı Çelebi Han, 1751'de Gence Hanı Şahverdi Han, 1760'da Şirvan Hanı Ahmed Han gönderdikleri mektuplarla Osmanlı hizmetinde olduklarını ifade etmişlerdir. Bu mektuplar Osmanlı Devlet adamlarını Azerbaycan ve Dağıstan'ı fiilen Osmanlı kontrolüne alma fikrine sevk etmiştir. Özellikle 1780'li yıllarda Kırım'ı Rus işgalinden kurtarmak için verilen mücadele esnasında bu fikrin oldukça yaygın hale geldiğini görmekteyiz. Ne var ki, Osmanlı Devleti içine düştüğü krizden kurtulamadığı için ne Kırım'ı kurtarabilmiş, ne de Azerbaycan'ı resmen kendine bağlayabilmiştir.
Bu arada Osmanlı Devleti'nin hareketsizliğini gören Gürcü kralı İrakli, Rusya'nın da desteğini alarak, Azerbaycan Hanlıklarına karşı düşmanca bir siyaset takibine bağlamıştır. Hatta daha da ileri giden Gürcü kralı, Gence ve Revan Hanlıklarına baskınlar düzenlemiştir. Bu düşmanca gelişmeyi öğrenen Osmanlı Hükümeti de, 1775'de Çıldır Valisi kanalıyla ilgili hanlıklara fermanlar ve hediyeler göndererek düşmanlarına karşı birlik olmaya davet etmiş ve onlara moral desteği sağlamıştır. Osmanlı Devleti'nin Azerbaycan Hanlıklarını himaye eder bir tavır içine girdiğini gören Hıristiyan Gürcü kralı İrakli, Rus Çarına müracaat ederek Moskova hâkimiyetine girdiğini bildirmiştir. Arkasını kuvvetli bir hamiye dayayan Gürcü kralı, Moskova'nın direktifi ile Azerbaycan Hanlıkları arasında kurulmaya çalışılan birlik ve ittifak çalışmalarını bozacak entrikalar peşine düşmeye başlamıştır. Bundan bir netice çıkaramayan Rusya, Azerbaycan Hanlıklarına elçiler ve hediyeler göndererek önce onları Rus idaresine girmeye teşvik etmiş, bunu başaramayınca da tehdit etmeye başlamıştır. Rusların bu baskı ve tehditleri üzerine Azerbaycan Hanları yeniden Osmanlı Hükümetine müracaat ederek yardım ve himaye istemişlerdir. Bunun üzerine harekete geçen Osmanlı idaresi, 1782 ve 1784 senelerinde Çıldır Valisi vasıtasıyla Azerbaycan Hanlarına hediye ve nişanlar göndererek morallerini düzeltmeye çalışmıştır. Osmanlı Devleti, Rusya'nın faaliyetlerinden tedirgin olduğu için, Kafkas hududundaki kaleleri takviye yoluna gitmiş ve bu arada karşı faaliyete geçerek Gürcü kralını kendi tarafına çekmeye çalışmıştır. Ne var ki, Osmanlı Devleti bu faaliyetlerinde başarılı olamadığı gibi, bazı Azerbaycan Hanlıklarının da Rusya tarafına meyletmesine engel olamamıştır. Fakat, Azerbaycan Hanlıklarının çoğu İstanbul'a bağlı kalmışlardır.
Yukarıda izah edildiği şekilde Osmanlı devleti Kırım'dan dolayı Rusya ile devam eden mücadelesinden bir netice alamadığı gibi, III. Selim zamanında orduda yapmak istediği ıslahatı da gerçekleştirememişti. Neticede, Azerbaycan Hanlıklarının istediği malî ve askerî yardımı da vermemişti. Bu ise, müslüman Azerbaycan Türk Hanlıklarını İstanbul'a bağlı tutmakla birlikte kendilerini istikbal için endişeye sevk etmişti. Bu da yetmiyormuş gibi, Hanlıklar arasındaki birlik ve beraberlik de bozulmaya başlamıştı. İşte bu sıralarda İran'ın yeniden Kafkas meselelerine girdiğini görüyoruz.
Azerbeycan Cumhuriyeti
COĞRAFİ YAPISI
Dünyadaki mevcut 11 iklim tipinden 9'unun hüküm sürdüğü Azerbaycan'da iklim oldukça muhteliftir. Bu durumun bölgenin zengin doğal kaynaklarındaki etkisi büyüktür. Türkiye'nin iklim özelliklerini taşıyan Azerbaycan'da iklim oldukça muhteliftir. Bu durumun bölgenin zengin doğ al kaynaklarındaki etkisi büyüktür. Türkiye'nin iklim özelliklerini taşı yan Azerbaycan'da iklim başlıca 3 amilin etkisi altındad ır. Bunlardan birisi Büyük Kafkas dağlarının kuzeyden gelen soğuk hava kütlelerinin tesiri altında kalması diğeri Küçük Kafkas dağlarının güneyden gelen sıcak hava akı mlarını n tesiri altında kalması ve 825 km'lik sahil ş eridiyle bölgenin yanıbaşında bulunan Hazar Denizi'nin bölge iklimi üzerindeki tesirleridir. Bölgenin en rutubetli ve yağış alan yeri Talu dağları ile Lenekran ovalığı (1600-1800mm) en kurak bölgesi ise Apşeron yarımadasının güneybatı kısmıdır.
Orta yükseklikte bir ülke olan Azerbaycan'ı n ortalama yüksekliği 657 m'dir. Ülkelerin en yüksek dağları olan Bazardüzü ve Tufandağ'in zirveleri 4197-4489 metreye ulaşmaktadır.
371.000 km²lik bir alanı kapsayan ve 75000 m³lük bir hacime sahip olan Hazar Gölü ülkenin direkt sınırlarının bulunduğu tek denizdir. Volga, Ural, Kür, Aras, Terek, Samur, Sulak gibi birçok nehrin sularını döktüğü yer olan bu göle hacmi büyük olduğu için Deniz de denilmektedir. Hazar' ın kuzeyden güneye ortalama uzunluğu 1200 km, eni ise ortalama 300 km' dir. Denizin ortalama derinliği 180 m en derin yeri 1020 m, en sığ yeri ise 5 m. civarındadır.
Bir zamanlar Osmanlı sultanının yapmayı planlayıpta gerçekleştirmesi Türklere nasip olmayan Volga nehri ile Don nehri arasında yapılan kanal bağlantı sıyla Hazar Denizinin dünya denizleriyle olan bağlantısı sağlanmıştır. Çok zengin petrol yataklarına sahip olan Hazar Denizinden Azerbaycan'ın toplam Petrol hasılatının 2/3'ü temin edilmektedir. Hazar Denizi petrolün yanında oldukça zengin balık ve hayvan çeşidine de sahiptir. Cumhuriyet topraklarında 8359'dan çok akarsu ve 250 kadar da göl mevcuttur.
Dünyadaki mevcut 11 iklim tipinden 9'unun hüküm sürdüğü Azerbaycan'da iklim oldukça muhteliftir. Bu durumun bölgenin zengin doğal kaynaklarındaki etkisi büyüktür. Türkiye'nin iklim özelliklerini taşıyan Azerbaycan'da iklim oldukça muhteliftir. Bu durumun bölgenin zengin doğ al kaynaklarındaki etkisi büyüktür. Türkiye'nin iklim özelliklerini taşı yan Azerbaycan'da iklim başlıca 3 amilin etkisi altındad ır. Bunlardan birisi Büyük Kafkas dağlarının kuzeyden gelen soğuk hava kütlelerinin tesiri altında kalması diğeri Küçük Kafkas dağlarının güneyden gelen sıcak hava akı mlarını n tesiri altında kalması ve 825 km'lik sahil ş eridiyle bölgenin yanıbaşında bulunan Hazar Denizi'nin bölge iklimi üzerindeki tesirleridir. Bölgenin en rutubetli ve yağış alan yeri Talu dağları ile Lenekran ovalığı (1600-1800mm) en kurak bölgesi ise Apşeron yarımadasının güneybatı kısmıdır.
Orta yükseklikte bir ülke olan Azerbaycan'ı n ortalama yüksekliği 657 m'dir. Ülkelerin en yüksek dağları olan Bazardüzü ve Tufandağ'in zirveleri 4197-4489 metreye ulaşmaktadır.
371.000 km²lik bir alanı kapsayan ve 75000 m³lük bir hacime sahip olan Hazar Gölü ülkenin direkt sınırlarının bulunduğu tek denizdir. Volga, Ural, Kür, Aras, Terek, Samur, Sulak gibi birçok nehrin sularını döktüğü yer olan bu göle hacmi büyük olduğu için Deniz de denilmektedir. Hazar' ın kuzeyden güneye ortalama uzunluğu 1200 km, eni ise ortalama 300 km' dir. Denizin ortalama derinliği 180 m en derin yeri 1020 m, en sığ yeri ise 5 m. civarındadır.
Bir zamanlar Osmanlı sultanının yapmayı planlayıpta gerçekleştirmesi Türklere nasip olmayan Volga nehri ile Don nehri arasında yapılan kanal bağlantı sıyla Hazar Denizinin dünya denizleriyle olan bağlantısı sağlanmıştır. Çok zengin petrol yataklarına sahip olan Hazar Denizinden Azerbaycan'ın toplam Petrol hasılatının 2/3'ü temin edilmektedir. Hazar Denizi petrolün yanında oldukça zengin balık ve hayvan çeşidine de sahiptir. Cumhuriyet topraklarında 8359'dan çok akarsu ve 250 kadar da göl mevcuttur.
Azerbeycan Cumhuriyeti
--------------------------------------------------------------------------------
İKTİSADİ YAPISI
Şimdiye kadar topraklarında çıkarılan yaklaşık 1 milyar 300 milyon ton petrol bir yana, bugün topraklarından çıkan petrol, doğal gaz, demir, bakır, molibden, alüminyum, krom, alunit, barit, tuz, litoğraf taşı, mermer, polimetal filizleri vs. gibi madenler , pamuk, üzüm, çay, zeytin, meyve-sebze ve turunçgiller gibi tarım ürünleri, petrol ürünleri, kimyasal ürünler, kostik soda, sentetik katran, sondaj aletleri, klimalar, petrol arama makineleri vs. gibi sanayi ürünleri, turizm imkanları ve diğer tüm zenginlikleri ile bakır bir saha olan Azerbaycan'da yabancı yatırım için oldukca büyük ve elverişli imkanlar mevcuttur.
Apşeron İktisadi Bölgesi, önmeli sanayi, nakliyat, ticaret, ilim ve basin-yayin merkezi olan bölge cumhuriyet arazisinin %7'sini, nüfusun ise %32,4'üne sahiptir. Ülkenin elektrik üretiminin yarısını, yakıt ihtiyacının %90'ini karşı lamaktadır. Petrol ve gaz üretiminin taman ına yakın ınını demir ve elvanı n %67 ile %87'sini makina ve metal ürünlerinin %90'ini, meşe, ağaç imali ve selüloz kağıt sanayısı ürünlerinin %70'ini hafif sanayi ve gıda sanayisinin %23-45'ini karşı lar. Tüm sanayi kuruluşlarının %40'i ve sanayi kesiminde çal ışanları n %65'i bu bölgede bulunur.
Dünyadaki mevcut 11 iklim tipinden 9'unun hüküm sürdüğü Azerbaycan'da iklim oldukça muhteliftir. Bölge toprakları üzerinde aynı anda dört mevsimin özellikleri görülmesi bölge tarimini olumlu yönde etkilediği gibi doğal zenginliklerin çeşitlenmesinde de etken olmuştur.
Tarım ve Hayvancılık: Azerbaycan ekonomisi içerisinde tarımın önemli bir yeri vardır. Ülkede üretilen ürünlerin %98'i tüketilmektedir. Cumhuriyet eski SSCB içerisindeki cumhuriyetler arası ihtilaslaşmış sahalarda; pamuk, üzüm, sebzecilik ve turfanda sebze, tütün, çay ve diğer subtoprik bitkisel ürünler üzere ihtisaslaşmıştır. Ayrıca tarımsal üretimi içerisinde tahilcilik, hayvancılık ve diğer bazı ürünler üzerinde önemli üretim potansiyeline sahiptir.
Azerbaycan dağılan SSCB içerisinde Özbekistan'dan sonra ikinci büyük pamuk üreticisi , Gürcistan'dan sonra ise ikinci büyük rutubetli subtropik bitkilerin üretiminin yapıldığı yerdir. Yine Azerbaycan eski SSCB içerisinde en büyük üzüm ve turfanda sebze yetiştirilen bölgedir. Tüm sovyet cumhuriyetlerinde üretilen tarım ürünlerinin %5.6'sini üreten Azerbaycan eski SSCB'de üretilen pamuğun 1/10'unu , üzümün 1 /4 ¥şil çay yaprağının %6.9'unu ve toplam meyve üretimini ise %4.8'ini karşılamaktayd ı. Ancak bütün bunların mukabilinde Azerbaycan'da yaşayan halkın ürettiği bu ürünlerin tüketimini de diğer cumhuriyetlerle karşılaştığımızda onların çok gerisinde kaldığı görülür.
Cumhuriyetin 86.600 km² olan toplam toprak sahalarının 6666 bin hektari (%75) tarımın yapılabileceği sahalar olup bunun 1.406.300 hektarını ekim yapılmış sahalar oluşturmaktadır. Ekilen arazinin ürün çeşidine göre dağılımı ise şöyledir: Hububat ürünleri 546.0 hektar, endüstriyel ürünler 327.700 hektar, patates, kavun, karpuz, sebze ve su kabağı 71.500 hektar, besleyici ürünler 546.400 hektar ve sulu tarımın yapıldığı alanlar ise 1.367.100 hektardır.
Sulanabilir arazilerin büyük kı smını n sadece pamuk ekimine ayrılması ve ekimin teknik şartlarına ( gübreleme, ilaçlama vs.) gerekli özenin gösterilmemesi sonucunda toprakların çoraklaşmasına ve ekolojik dengenin bozulmasına sebep olmuştur ki bununda sonucunda nölümcül hastalıklar , sakat ve ölü doğumlar, çocuk ölümleri ve erken yaşta ölümler çoğalmıştır.
Pamuk üretimi Azerbaycan'ın teknolojik kapasitesine göre kendi ihtiyacının çok çok üzerindedir. 1991 yılından itibaren pamuk ekim sahası 1988 yılına nisbeten 30 bin hekat azaltı larak 250 bin hektara indirilmek , pamuk üretimi ise 500 bin tonla sabitleştirilmek istemektedir. Pamuk ekimi yapılmayacak 50 bin hektar toprak ise ihtiyaca göre tahil, yem bitkiler, sebze ve patates ekimi sahası yapılacaktır.
Bugün Azerbaycan çok ihraç edip az ithal eden yegane cumhuriyetlerden birisidir. Ancak Azerbaycan son ürün değil de hammadde ihraç ettiği için ihraç geliri potansiyeline oranla çok düşü k kalmaktadır.
Cumhuriyette üretilen pamuğun hepsi, tahilin, üzümün 2/3'ünden çoğu , bostan ürünlerinin, meyvelerinin 9/10'undan çoğu sulanabilir toprakların payı na düşmektedir ve bu sulanabılır toprakların çoğundan y ılda 3 defa ürün alma imkanı vardır. Cumhuriyet tarı mcılığında kimyevi gübrelerden geniş ölçüde faydalanılmaktadır.
Sanayi Madencilik Enerji: Azerbeycan'da sanayisinin sektörel tahlili yapılırken Azerbaycan sanayisinin sektörel dağılıminin Türkiye'ninkinden daha doğ rusu pazar ekonomisi sistemini uygulayan ülkelerinkinden farklı olduğu unutulmamalıdır.
Başlıca ; ağır sanayi ( yakıt-enerji, metalurji, makine imal,kimya, orman ürünleri, yapı malzemeleri, sanayi vb.), hafif sanayi ( dokumacı lık, dikiş , deri, kürk, kundura sanayi vb.) ve gıda sanayisi olmak üzere 3 ana kısma ayrılan Azerbeycan sanayisinin % 48-49'unu ağır sanayi, %19-20'sini hafif sanayi ve %30'unu da gıda sanayisi oluşturmaktadır. Ancak Azerbeycan sanayisinin yaklaşık yarısını ağır sanayi oluşturduğu halde bu ağı r sanyi sahalarında ara mal ve yarı maül malları üretilmektedir.
Ülkede ağır sanayinin temelini petrol sanayisi oluşturmaktadır. Cumhuriyetin en önemli gelir kaynaklarından biri olan petrol ve gaz rezerveleri cumhuriyet arazisinin %70'inde bulunmaktadır. Azerbaycan'da iş letilen yaklaşık 70 petrol yatağının 50 tanesi karada geri kalanıda denizdedir.
İKTİSADİ YAPISI
Şimdiye kadar topraklarında çıkarılan yaklaşık 1 milyar 300 milyon ton petrol bir yana, bugün topraklarından çıkan petrol, doğal gaz, demir, bakır, molibden, alüminyum, krom, alunit, barit, tuz, litoğraf taşı, mermer, polimetal filizleri vs. gibi madenler , pamuk, üzüm, çay, zeytin, meyve-sebze ve turunçgiller gibi tarım ürünleri, petrol ürünleri, kimyasal ürünler, kostik soda, sentetik katran, sondaj aletleri, klimalar, petrol arama makineleri vs. gibi sanayi ürünleri, turizm imkanları ve diğer tüm zenginlikleri ile bakır bir saha olan Azerbaycan'da yabancı yatırım için oldukca büyük ve elverişli imkanlar mevcuttur.
Apşeron İktisadi Bölgesi, önmeli sanayi, nakliyat, ticaret, ilim ve basin-yayin merkezi olan bölge cumhuriyet arazisinin %7'sini, nüfusun ise %32,4'üne sahiptir. Ülkenin elektrik üretiminin yarısını, yakıt ihtiyacının %90'ini karşı lamaktadır. Petrol ve gaz üretiminin taman ına yakın ınını demir ve elvanı n %67 ile %87'sini makina ve metal ürünlerinin %90'ini, meşe, ağaç imali ve selüloz kağıt sanayısı ürünlerinin %70'ini hafif sanayi ve gıda sanayisinin %23-45'ini karşı lar. Tüm sanayi kuruluşlarının %40'i ve sanayi kesiminde çal ışanları n %65'i bu bölgede bulunur.
Dünyadaki mevcut 11 iklim tipinden 9'unun hüküm sürdüğü Azerbaycan'da iklim oldukça muhteliftir. Bölge toprakları üzerinde aynı anda dört mevsimin özellikleri görülmesi bölge tarimini olumlu yönde etkilediği gibi doğal zenginliklerin çeşitlenmesinde de etken olmuştur.
Tarım ve Hayvancılık: Azerbaycan ekonomisi içerisinde tarımın önemli bir yeri vardır. Ülkede üretilen ürünlerin %98'i tüketilmektedir. Cumhuriyet eski SSCB içerisindeki cumhuriyetler arası ihtilaslaşmış sahalarda; pamuk, üzüm, sebzecilik ve turfanda sebze, tütün, çay ve diğer subtoprik bitkisel ürünler üzere ihtisaslaşmıştır. Ayrıca tarımsal üretimi içerisinde tahilcilik, hayvancılık ve diğer bazı ürünler üzerinde önemli üretim potansiyeline sahiptir.
Azerbaycan dağılan SSCB içerisinde Özbekistan'dan sonra ikinci büyük pamuk üreticisi , Gürcistan'dan sonra ise ikinci büyük rutubetli subtropik bitkilerin üretiminin yapıldığı yerdir. Yine Azerbaycan eski SSCB içerisinde en büyük üzüm ve turfanda sebze yetiştirilen bölgedir. Tüm sovyet cumhuriyetlerinde üretilen tarım ürünlerinin %5.6'sini üreten Azerbaycan eski SSCB'de üretilen pamuğun 1/10'unu , üzümün 1 /4 ¥şil çay yaprağının %6.9'unu ve toplam meyve üretimini ise %4.8'ini karşılamaktayd ı. Ancak bütün bunların mukabilinde Azerbaycan'da yaşayan halkın ürettiği bu ürünlerin tüketimini de diğer cumhuriyetlerle karşılaştığımızda onların çok gerisinde kaldığı görülür.
Cumhuriyetin 86.600 km² olan toplam toprak sahalarının 6666 bin hektari (%75) tarımın yapılabileceği sahalar olup bunun 1.406.300 hektarını ekim yapılmış sahalar oluşturmaktadır. Ekilen arazinin ürün çeşidine göre dağılımı ise şöyledir: Hububat ürünleri 546.0 hektar, endüstriyel ürünler 327.700 hektar, patates, kavun, karpuz, sebze ve su kabağı 71.500 hektar, besleyici ürünler 546.400 hektar ve sulu tarımın yapıldığı alanlar ise 1.367.100 hektardır.
Sulanabilir arazilerin büyük kı smını n sadece pamuk ekimine ayrılması ve ekimin teknik şartlarına ( gübreleme, ilaçlama vs.) gerekli özenin gösterilmemesi sonucunda toprakların çoraklaşmasına ve ekolojik dengenin bozulmasına sebep olmuştur ki bununda sonucunda nölümcül hastalıklar , sakat ve ölü doğumlar, çocuk ölümleri ve erken yaşta ölümler çoğalmıştır.
Pamuk üretimi Azerbaycan'ın teknolojik kapasitesine göre kendi ihtiyacının çok çok üzerindedir. 1991 yılından itibaren pamuk ekim sahası 1988 yılına nisbeten 30 bin hekat azaltı larak 250 bin hektara indirilmek , pamuk üretimi ise 500 bin tonla sabitleştirilmek istemektedir. Pamuk ekimi yapılmayacak 50 bin hektar toprak ise ihtiyaca göre tahil, yem bitkiler, sebze ve patates ekimi sahası yapılacaktır.
Bugün Azerbaycan çok ihraç edip az ithal eden yegane cumhuriyetlerden birisidir. Ancak Azerbaycan son ürün değil de hammadde ihraç ettiği için ihraç geliri potansiyeline oranla çok düşü k kalmaktadır.
Cumhuriyette üretilen pamuğun hepsi, tahilin, üzümün 2/3'ünden çoğu , bostan ürünlerinin, meyvelerinin 9/10'undan çoğu sulanabilir toprakların payı na düşmektedir ve bu sulanabılır toprakların çoğundan y ılda 3 defa ürün alma imkanı vardır. Cumhuriyet tarı mcılığında kimyevi gübrelerden geniş ölçüde faydalanılmaktadır.
Sanayi Madencilik Enerji: Azerbeycan'da sanayisinin sektörel tahlili yapılırken Azerbaycan sanayisinin sektörel dağılıminin Türkiye'ninkinden daha doğ rusu pazar ekonomisi sistemini uygulayan ülkelerinkinden farklı olduğu unutulmamalıdır.
Başlıca ; ağır sanayi ( yakıt-enerji, metalurji, makine imal,kimya, orman ürünleri, yapı malzemeleri, sanayi vb.), hafif sanayi ( dokumacı lık, dikiş , deri, kürk, kundura sanayi vb.) ve gıda sanayisi olmak üzere 3 ana kısma ayrılan Azerbeycan sanayisinin % 48-49'unu ağır sanayi, %19-20'sini hafif sanayi ve %30'unu da gıda sanayisi oluşturmaktadır. Ancak Azerbeycan sanayisinin yaklaşık yarısını ağır sanayi oluşturduğu halde bu ağı r sanyi sahalarında ara mal ve yarı maül malları üretilmektedir.
Ülkede ağır sanayinin temelini petrol sanayisi oluşturmaktadır. Cumhuriyetin en önemli gelir kaynaklarından biri olan petrol ve gaz rezerveleri cumhuriyet arazisinin %70'inde bulunmaktadır. Azerbaycan'da iş letilen yaklaşık 70 petrol yatağının 50 tanesi karada geri kalanıda denizdedir.
Azerbeycan Cumhuriyeti
--------------------------------------------------------------------------------
NÜFUS YAPISI
Türkiye gibi genç nüfus ağırlıklı bir nüfus yapısı olan Azerbaycan'ı n toplam nüfusu 7.800.000 kişidir. Türkiye'de bas ında hep yapı lan yanlışlığın aksine ülke nüfusun % 90'i Türktür. Azerbaycan'da en büyük etnik gurubu %3,9 Ruslar almaktadır. Ruslardan sonra ikinci etnik gurubu %1,1 ile Ermeniler teşkil etmektedir. Ancak şu an sıcak bir çatışmaya dönen Ermeni tecavüzkarlığı sonucu bu nüfusun daha da azaldığını tahmin etmekteyiz. Bundan baş ka %3 oranında Lezgi ve Avarlar ile Dağıstan etnik gurubu da Azerbaycan'da yaşamaktadır. Yahudiler, Ukraynalı lar ve Gürcüler ile diğer azınlı klar da nüfusun toplam %1 ini oluşturmaktadırlar. Yine son zamanlarda Rusların Rusya Federasyonuna, Yahudilerin de İsrail'e ve Avrupa'ya göç etmeye başlamasıyla bu azınlığın giderek azaldığı na tanık olmaktayız.
Ülkede doğum oranı %26,9 ve nüfus artış hızı da %2.2'dir. Yanlış sanayileşme politikları sanayisinde ülkede meydana gelen çevre kirliliğ i yüzünden çocuk ölümleri çok yüksektir. Ülkede doğan her dört çocuktan birisi ya ölü ya da sakat doğmaktadir. Ortalama ömrün 69.9 olduğu Azerbaycan'da erkek nüfusun yaş ortalaması 65.7 kadın nüfusun ise 73.5 tir Asrımızın ilk yarısında Azerbaycan'da her 1000 erkeğe karşı 855 kadın yaşarken 1979 yılı istatistiklerine göre her 948 erkeğe 1000 kadın ve 1989 y ılında her 952 erkeğe karşın 1000 kadın yaşamaktaydı. Bugün Cumhuriyet nüfusunun % 49'unu erkekler, % 51'ini ise kadınlar oluşturmaktadır.
Ülkede çalışabilir nüfus sayısı 10 Ocak 1990 yılı itibarıyla 3.9 milyon kişi civarinda olmasına karşılık çalışma hayatında bunların ancak 2.513.400 kişisi i şle temin edilebilmiştir. Çalışabilir nüfusun 1.5 milyondan fazla bir kısmı çalışmamaktadır. Yani işsizdir. Bu nüfusun 1/3' ünü kadınlar oluşturmaktadır.
Azerbaycan 7.800 bin nüfuslu bir ülkedir. Onun nüfusunun %54'ü şehirlerde %46'si ise köylerde yaşamaktadır
NÜFUS YAPISI
Türkiye gibi genç nüfus ağırlıklı bir nüfus yapısı olan Azerbaycan'ı n toplam nüfusu 7.800.000 kişidir. Türkiye'de bas ında hep yapı lan yanlışlığın aksine ülke nüfusun % 90'i Türktür. Azerbaycan'da en büyük etnik gurubu %3,9 Ruslar almaktadır. Ruslardan sonra ikinci etnik gurubu %1,1 ile Ermeniler teşkil etmektedir. Ancak şu an sıcak bir çatışmaya dönen Ermeni tecavüzkarlığı sonucu bu nüfusun daha da azaldığını tahmin etmekteyiz. Bundan baş ka %3 oranında Lezgi ve Avarlar ile Dağıstan etnik gurubu da Azerbaycan'da yaşamaktadır. Yahudiler, Ukraynalı lar ve Gürcüler ile diğer azınlı klar da nüfusun toplam %1 ini oluşturmaktadırlar. Yine son zamanlarda Rusların Rusya Federasyonuna, Yahudilerin de İsrail'e ve Avrupa'ya göç etmeye başlamasıyla bu azınlığın giderek azaldığı na tanık olmaktayız.
Ülkede doğum oranı %26,9 ve nüfus artış hızı da %2.2'dir. Yanlış sanayileşme politikları sanayisinde ülkede meydana gelen çevre kirliliğ i yüzünden çocuk ölümleri çok yüksektir. Ülkede doğan her dört çocuktan birisi ya ölü ya da sakat doğmaktadir. Ortalama ömrün 69.9 olduğu Azerbaycan'da erkek nüfusun yaş ortalaması 65.7 kadın nüfusun ise 73.5 tir Asrımızın ilk yarısında Azerbaycan'da her 1000 erkeğe karşı 855 kadın yaşarken 1979 yılı istatistiklerine göre her 948 erkeğe 1000 kadın ve 1989 y ılında her 952 erkeğe karşın 1000 kadın yaşamaktaydı. Bugün Cumhuriyet nüfusunun % 49'unu erkekler, % 51'ini ise kadınlar oluşturmaktadır.
Ülkede çalışabilir nüfus sayısı 10 Ocak 1990 yılı itibarıyla 3.9 milyon kişi civarinda olmasına karşılık çalışma hayatında bunların ancak 2.513.400 kişisi i şle temin edilebilmiştir. Çalışabilir nüfusun 1.5 milyondan fazla bir kısmı çalışmamaktadır. Yani işsizdir. Bu nüfusun 1/3' ünü kadınlar oluşturmaktadır.
Azerbaycan 7.800 bin nüfuslu bir ülkedir. Onun nüfusunun %54'ü şehirlerde %46'si ise köylerde yaşamaktadır
Azerbeycan Cumhuriyeti
--------------------------------------------------------------------------------
AZERBAYCAN MİLLİ MARŞI
Azerbaycan! Azerbaycan!
Ey kahraman evladın, şanlı vatanı!
Senden ötürü can vermeye cümle hazırız!
Senden ötürü kan dökmeye cümle hazırız!
Üç
Binlerle can kurban oldu!
Sinen harabe meydan oldu!
Hukukundan kaçan asker,
Hara bir kahraman oldu.
Sen olasın gülistan,
Sana her an can kurban.!
Sana bin bir muhabbet,
Sinende tutmuş mekan!
Namusunu hıfz etmeye,
Bayrağını yükseltmeye,
Cümle gençler müştaktır!
Şanlı vatan! Şanlı Vatan!
Azerbaycan! Azerbaycan!
Söz: Üzeyir Hacıbeyov
Müzik: Ahmed Cevad
AZERBAYCAN MİLLİ MARŞI
Azerbaycan! Azerbaycan!
Ey kahraman evladın, şanlı vatanı!
Senden ötürü can vermeye cümle hazırız!
Senden ötürü kan dökmeye cümle hazırız!
Üç
Binlerle can kurban oldu!
Sinen harabe meydan oldu!
Hukukundan kaçan asker,
Hara bir kahraman oldu.
Sen olasın gülistan,
Sana her an can kurban.!
Sana bin bir muhabbet,
Sinende tutmuş mekan!
Namusunu hıfz etmeye,
Bayrağını yükseltmeye,
Cümle gençler müştaktır!
Şanlı vatan! Şanlı Vatan!
Azerbaycan! Azerbaycan!
Söz: Üzeyir Hacıbeyov
Müzik: Ahmed Cevad
Azerbeycan Cumhuriyeti
--------------------------------------------------------------------------------
Önemli Şahsiyetler
Muhammed Emin Resulzade
(1884-1955)
Muhammed Emin Resulzade Musavat partisinin kurucusu ve ilk başkanıdır. 31 Ocak 1884'de fakir bir ailenin çocuğu olarak Bakü'de dünyaya geldi. . Babasının ismi Hacı Aliekber Rasulzade , annesinin ismi Zinyet Zalgızı'dır. Muhammed Emin Resulzade İlk eğitimini ailesinden aldıktan sonra , Teknik Üniversiteye girdi . Muhammed Emin Resulzade 1902'de Müslüman Gençlik isimli bir dernek kurdu. İlk yazısı 1903'de bir gazetede yayınlanan Doğu Rusya isimli makaledir. Daha sonra yazıları "Hayat" , "İrşad" , "Terakki" adlı yayın organlarında yayımlandı. "Tekamül" (Bakü), "Yeni İran" (Tahran), "Açık Söz" (Bakü 1915-1917), "Yeni Kafkasya" İstanbul (1923-28), Azeritürk (1928-29) , "Odlu Yurt" (1929-1931) "Kurtuluş" Berlin in 1933-39 dergilerinin ve "İştigal" "Azerbaycan" gazetelerinin kuruculuğunu yaptı. Yazarlık hayatının ardından geriye onlarca kitap bıraktı.
1907'nin sonu politika hayatı için zulmün başlangıcı oldu. Muhammed Emin Resulzade 1908-1911 yılları arasında İran'da çalıştı , Settar Han hareketinin içinde aktif olarak yer aldı.1911'de Rusya'nın İran büyükelçiliğinin isteği doğrultusunda sınırdışı edildi. 1911-1913 yılları arasında İstanbul'da çalıştı. 1913 yılından sonra ise Bakü'deydi. . Azerbaycan'ın bağımsızlık ilanından sonra 28 Mayıs 1918 de Azerbaycan Ulusal Konseyi başkanlığına seçildi
1920 yılında Rusya'nın Azerbaycan'ı işgali üzerine Azerbaycan'dan ayrıldı.
1922 de Muhammed Emin Resulzade'nin sürgün hayatı başladı. Değişik yıllarda Türkiye , Polonya ve Almanya'da yaşadı ve Azerbaycan'ın bağımsızlık mücadelesine yılmadan devam etti.
Muhammed Emin Resulzade , 1955 yılında Ankara'da vefat etti ve Cebeci Asri mezarlığına defnedildi.
EBULFEZ ELÇİBEY
Azerbaycan eski Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey, 1938 yılında Nahçıvan'ın Keleki kasabasında doğdu.
Asıl adı, Ebulfez Kadir Güloğlu Aliyev olan Elçibey, Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu.
Elçibey, 1970'li yıllarda, eski SSCB topraklarına dahil olan Azerbaycan'ın bağımsızlığı için mücadele etmeye başladı. 1976 yılında Sovyetler'e karşı propaganda yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve 1978 yılında şartlı olarak serbest bırakıldı.
Ebulfez Elçibey, 1988-1989 yıllarında Azerbaycan halkına bağımsızlık mücadelesi yolunda öncülük ederek, halkından büyük destek gördü. Elçibey, aktif siyasi hayatına 1989 yılında, Azerbaycan Halk Cephesi Partisi'nin (AHCP) başına geçerek başladı.
Azerbaycan, SSCB'nin 1990'da dağılmasının ardından 18 Ekim 1991 yılında bağımsızlığını resmen ilan etti. Ayaz Muttalibov'un kısa süren cumhurbaşkanlığının ardından, Ebulfez Elçibey 7 Haziran 1992'de bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ikinci Cumhurbaşkanı oldu.
Elçibey, daha önce "Milli Kahramanlık Ödülü"nü verdiği Suret Hüseyinov'un Haziran 1993'de ayaklanmasından sonra cumhurbaşkanlığı görevini terkederek doğum yeri olan Keleki'ye döndü. Azerbaycan'ın eski Cumhurbaşkanı, 31 Ekim 1997'de Keleki'den Bakü'ye döndü ve AHCP'nin başında aktif siyasi hayatına devam etti. Elçibey, 1998 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine, "demokratik ve adil olmadığı" gerekçesiyle boykot ederek katılmadı.
Elçibey, zaman zaman Haydar Aliyev iktidarına karşı verdiği sert demeçlerle kamuoyunun dikkatlerini üzerine çekti.
Azerbaycan'da 5 Kasım'da yapılacak 2. dönem parlamento seçimlerine katılma kararı alan Elçibey, bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin parlamentosuna girebilmek için ilk defa milletvekilliğine adaylığını koydu.
Hayatı boyunca, Türk dünyasının birleşmesi ve kardeşliği için mücadele eden Elçibey, bu yönde "Bütün Azerbaycan Yolunda" isimli bir kitap çıkardı.
62 yaşında ölen Ebulfez Elçibey, iki çocuk babasıydı.
Önemli Şahsiyetler
Muhammed Emin Resulzade
(1884-1955)
Muhammed Emin Resulzade Musavat partisinin kurucusu ve ilk başkanıdır. 31 Ocak 1884'de fakir bir ailenin çocuğu olarak Bakü'de dünyaya geldi. . Babasının ismi Hacı Aliekber Rasulzade , annesinin ismi Zinyet Zalgızı'dır. Muhammed Emin Resulzade İlk eğitimini ailesinden aldıktan sonra , Teknik Üniversiteye girdi . Muhammed Emin Resulzade 1902'de Müslüman Gençlik isimli bir dernek kurdu. İlk yazısı 1903'de bir gazetede yayınlanan Doğu Rusya isimli makaledir. Daha sonra yazıları "Hayat" , "İrşad" , "Terakki" adlı yayın organlarında yayımlandı. "Tekamül" (Bakü), "Yeni İran" (Tahran), "Açık Söz" (Bakü 1915-1917), "Yeni Kafkasya" İstanbul (1923-28), Azeritürk (1928-29) , "Odlu Yurt" (1929-1931) "Kurtuluş" Berlin in 1933-39 dergilerinin ve "İştigal" "Azerbaycan" gazetelerinin kuruculuğunu yaptı. Yazarlık hayatının ardından geriye onlarca kitap bıraktı.
1907'nin sonu politika hayatı için zulmün başlangıcı oldu. Muhammed Emin Resulzade 1908-1911 yılları arasında İran'da çalıştı , Settar Han hareketinin içinde aktif olarak yer aldı.1911'de Rusya'nın İran büyükelçiliğinin isteği doğrultusunda sınırdışı edildi. 1911-1913 yılları arasında İstanbul'da çalıştı. 1913 yılından sonra ise Bakü'deydi. . Azerbaycan'ın bağımsızlık ilanından sonra 28 Mayıs 1918 de Azerbaycan Ulusal Konseyi başkanlığına seçildi
1920 yılında Rusya'nın Azerbaycan'ı işgali üzerine Azerbaycan'dan ayrıldı.
1922 de Muhammed Emin Resulzade'nin sürgün hayatı başladı. Değişik yıllarda Türkiye , Polonya ve Almanya'da yaşadı ve Azerbaycan'ın bağımsızlık mücadelesine yılmadan devam etti.
Muhammed Emin Resulzade , 1955 yılında Ankara'da vefat etti ve Cebeci Asri mezarlığına defnedildi.
EBULFEZ ELÇİBEY
Azerbaycan eski Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey, 1938 yılında Nahçıvan'ın Keleki kasabasında doğdu.
Asıl adı, Ebulfez Kadir Güloğlu Aliyev olan Elçibey, Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu.
Elçibey, 1970'li yıllarda, eski SSCB topraklarına dahil olan Azerbaycan'ın bağımsızlığı için mücadele etmeye başladı. 1976 yılında Sovyetler'e karşı propaganda yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve 1978 yılında şartlı olarak serbest bırakıldı.
Ebulfez Elçibey, 1988-1989 yıllarında Azerbaycan halkına bağımsızlık mücadelesi yolunda öncülük ederek, halkından büyük destek gördü. Elçibey, aktif siyasi hayatına 1989 yılında, Azerbaycan Halk Cephesi Partisi'nin (AHCP) başına geçerek başladı.
Azerbaycan, SSCB'nin 1990'da dağılmasının ardından 18 Ekim 1991 yılında bağımsızlığını resmen ilan etti. Ayaz Muttalibov'un kısa süren cumhurbaşkanlığının ardından, Ebulfez Elçibey 7 Haziran 1992'de bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ikinci Cumhurbaşkanı oldu.
Elçibey, daha önce "Milli Kahramanlık Ödülü"nü verdiği Suret Hüseyinov'un Haziran 1993'de ayaklanmasından sonra cumhurbaşkanlığı görevini terkederek doğum yeri olan Keleki'ye döndü. Azerbaycan'ın eski Cumhurbaşkanı, 31 Ekim 1997'de Keleki'den Bakü'ye döndü ve AHCP'nin başında aktif siyasi hayatına devam etti. Elçibey, 1998 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine, "demokratik ve adil olmadığı" gerekçesiyle boykot ederek katılmadı.
Elçibey, zaman zaman Haydar Aliyev iktidarına karşı verdiği sert demeçlerle kamuoyunun dikkatlerini üzerine çekti.
Azerbaycan'da 5 Kasım'da yapılacak 2. dönem parlamento seçimlerine katılma kararı alan Elçibey, bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin parlamentosuna girebilmek için ilk defa milletvekilliğine adaylığını koydu.
Hayatı boyunca, Türk dünyasının birleşmesi ve kardeşliği için mücadele eden Elçibey, bu yönde "Bütün Azerbaycan Yolunda" isimli bir kitap çıkardı.
62 yaşında ölen Ebulfez Elçibey, iki çocuk babasıydı.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ocak 03, 2010 10:34 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» CELTEK SERHAT SPOR KLÜBÜ ACILMIŞTIR
Paz Ağus. 09, 2009 11:45 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» Agustos'un İlk Cumartesisi 2009 Görüntüleri
Paz Ağus. 09, 2009 11:42 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» ESKİ CELTEK UZAYDAN GÖRÜNÜM
C.tesi Mayıs 02, 2009 11:20 am tarafından Admin
» Selam Arkadaşlar
Salı Ara. 30, 2008 1:16 am tarafından C* Bilaltun cCc
» Bende Geldim Abilerim Arkadaşlarım
Salı Ara. 30, 2008 1:15 am tarafından C* Bilaltun cCc
» Herkez Hoş Gelmiş
Ptsi Ara. 29, 2008 7:57 pm tarafından texius
» slm herkeze:D
Ptsi Ekim 20, 2008 4:11 pm tarafından C* Bilaltun cCc
» Ebediyete İntikal Eden Eski Dostların Anısına
Perş. Ekim 16, 2008 11:25 am tarafından celtekli_05